10. Hukuk Dairesi 2016/18228 E. , 2020/2482 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2014/449-2016/187
Dava, eksik hesaplandığı iddiası ile yaşlılık aylığı miktarının yeniden tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
6552 sayılı Kanunun 64. maddesi ile mülga 5521 sayılı Kanun"un 7. maddesine ek yapılarak, 07.09.2014 tarihinden itibaren “31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz” hükmü getirilmiştir. Aynı hüküm 25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı yeni İş Mahkemeleri Kanun"un 4. maddesinde de korunmuştur. Maddelerde belirtilen şart, özel kanunda düzenlenmiş dava şartıdır.
Gerek 5521 sayılı Kanunda gerekse 7036 sayılı Yasada yer alan bu düzenlemelere göre, dava açmadan önce Kuruma müracaat zorunluluğu, iş yargısında uyuşmazlıkların azaltılması, sigortalı ile Kurum arasında uyuşmazlık çıkmadan dava açılmasının önlenmesi için getirilmiştir. Getirilen düzenleme ile sigortalı önce Kuruma müracaat edecek, Kurum isteme olumsuz cevap verirse veya belli bir süre sessiz kalırsa öyle dava açılabilecektir. Sigortalının talebi idari aşamada kabul edilirse dava açılmasında hukuki yarar kalmayacaktır. Bu düzenleme 2577 İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesine benzer bir düzenlemedir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, 05.11.2014 tarihinde açılan bu davadan önce davacı tarafından davaya konu istem hakkında Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat ve Kurum tarafından bu müracaata konu istemin reddine ilişkin bir işlem bulunmadığı görülmekle, Mahkemece, davacının dava konusu talebi ile ilgili olarak dava tarihinden önce Kuruma başvurusunun olup olmadığı araştırılarak, müracaatının olmadığının tespiti halinde dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemenin, yukarıda belirtilen eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, Üye ..."ün muhalefetine karşı Başkan ..., Üyeler ..., ... ve ..."nın oylarıyla ve oyçokluğuyla 02.06.2020 gününde karar verildi.
KARŞI OY
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun dava şartlarını düzenleyen 114’üncü maddesi “(1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
…
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” Hükmünü içerirken, aynı yasanın dava şartlarının incelenmesini düzenleyen 115’inci maddesi ise;
“Dava şartlarının incelenmesi
Madde 115- (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflarda dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” Hükmünü içerir.
Yukarıda belirtilen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114/2. fıkrasında, “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde düzenlenme gözetildiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun"u dışındaki kanunlar ile de dava şartı düzenlenebileceği anlaşılmaktadır.
11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 64"üncü maddesi ile Mülga 5521 sayılı Kanunun 7"inci maddesinin üçüncü fıkra olarak “31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” hükmü eklenmiş; 25.10.2017 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile 5521 sayılı Yasa yürürlükten kaldırılmış ise de, 7036 sayılı Yasanın 4/1.madde hükmünde aynı düzenleme muhafaza edilmiştir.
Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
HMK.’nun 115/2. maddesindeki kurala göre, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder”. Düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise, hâkim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.
İş Mahkemeleri Kanunda öngörülen ve özel dava şartı olan “başvuru koşulu” düzenleniş yeri, nitelik ve özelliği itibarıyla HMK’nun 115/2. madde hükmü kapsamında “tamamlanabilir dava şartı” olduğu unutulmamalıdır.
Eldeki davanın dava tarihi gözetildiğinde, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, 25.10.2017 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 4/1 (5521 sayılı Kanunun 7/3) maddesinde öngörülen düzenleme gereği, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaatın olması ve Kurumca müracaata konu istemin zımnen ya da açıkça reddedilmesi gerektiği dava şartı olarak düzenlenmiş olup, davacı tarafından anılan 7036 sayılı Yasanın 4/1 (Mülga 5521 sayılı Kanunun 7/3) maddesine uygun bir şekilde, davaya konu istem hakkında, Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat ve Kurum tarafından bu müracaata konu istemin reddine ilişkin bir işlem veya eylem bulunmadığı görülmekle mahkemece, davacı tarafa 6100 sayılı HMK."nun 115/2. maddesi uyarınca, davaya konu istemi hakkında Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat etmesi ve bu müracaat hakkında anılan yasal düzenleme uyarınca Kurumun red iradesini gösterir işlem veya eyleminin olduğunun belgelenmesi için kesin süre ihtaratlı önel verilmesi, bu süre içerisinde dava şartı eksikliğinin tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi; Kuruma müracaat ve müracaatın reddine dair Kurum işlem veya eylemine ilişkin dava şartının tamamlanması halinde ise davanın esasına girilerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; İş Mahkemeleri kanunundaki anılan başvuru koşulunu tamamlanamaz dava şartı olarak öngören Daire yaklaşımına katılmak mümkün değildir.
Kaldı ki, 10. Hukuk Dairesinin konuya ilişkin geçmiş tüm istikrarlı içtihatları da bu yönde, yani anılan başvuru koşulunu HMK’nun 115/2.madde hükmü kapsamında “tamamlanabilir dava şartı” olarak değerlendirdiği halde, bu içtihattan dönülerek yazılı şekilde karar tesis edilmesi hukuki güvenlik ve yargıya güven ilkelerine de uygun düşmemektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.