(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2011/8464 E. , 2012/1742 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini
Istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi, iş sözleşmesinin haklı ve geçerli neden olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu vekili davacının taşeron firma olan diğer davalı Çağrı Temizlik Medikal Güvenlik Hizmetleri A.Ş. işçisi olduğunu kendileri yönünden davanın davalı sıfatı yokluğundan reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da davacının özürlü bakım elamanı olarak çalıştığı kuruluşta mesai arkadaşlarına ve amirlerine karşı söz ve davranışlarında seviyesiz ve saygısız tutum sergileyerek çalışma barışını bozduğu, özürlülere karşı rencide edici davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin 4857 sayılı Yasanın 25. maddesi uyarınca haklı nedenlerle feshedildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesin istemiştir.
Diğer davalı Çağrı Temizlik medikal Güvenlik A.Ş. cevabında; davacının bakım merkezinde kalan özürlülere kötü davranması nedeniyle Bakım ve Rehabilitasyon Müdürlüğü tarafından yapılan soruşturma ve tutulan tutanaklar sonucunda davacının iş sözleşmesinin sona erdirilmesi yönünde 15.10.2010 tarihinde gönderilen yazı uyarınca davacını sözleşmesinin sona erdirildiğini feshin haklı nedenlere dayandığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dinlenen davacı tanığı anlatımlarında davacının çalıştığı süre içinde çalışanlara karşı herhangi bir olumsuz davranışının olmadığı gibi özürlülere verilen hizmet sırasında çok olumlu davranış sergilediği bu dönem içinde idarecilere ve amirlerine karşı hırçın bir davranışına rastlamadıklarını bildirdikleri her ne kadar yeminle dinlenen davalı
tanıkları aksi yönde beyanda bulunarak davacının amirlerine itaatsiz davrandığı özürlülere karşı küfürlü konuştuğunu bildirmişler ise de bu tanıkların halen taşeron firmada çalışmalarına devam etmeleri ve ifadelerinin davacı tanığı anlatımları ile çelişmesi nedeniyle anlatımlarına itibar edilmediğini yine davacının iş sözleşmesinin davalı işverence feshine gerekçe olarak tutulan tutanakların da bu gerekçe ile nazara alınmadığı , iş sözleşmesinin haklı bir gerekçeye dayanmaksızın feshedildiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalılar temyiz etmiştir.
İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır.
Somut olayda, Davalı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Genel Müdürlüğüne bağlı Şerefli Koçhisar Bakım ve Rehabilitasyon merkezinde taşeron firma işçisi olarak çalıştırılan davacının bakım elemanı olarak görevlendirildiği 01.09.2010 tarihinde vardiya saatlerini beğenmediği için vardiya şefi Tolgahan Gencere “S...git başımdan “ demek suretiyle hakaret ettiği çalışanlar tarafından bu durumun tutanak altına alındığı yine aynı tarihi taşıyan başka bir tutanakla davacının vardiya şefine küfür etmesinin yanı sıra diğer bakım elemanı Selda Öztürk’le yaptıkları görev paylaşımında görevini yerine getirmediği ayrıca kurumda çalışan çocuk eğiticilerine ve hastalara saygısızca ve rencide edici şekilde davrandığı uyarılara rağmen tutumunda bir değişikliğin olmadığının belirtildiği, 30.09.2010 tarihli hemşire Nimet Karakaya, öğretmen Zehra Ünal ve müdür vekili Abdullah Kocatepe imzalı tutanakta ise davacının koruma altındaki bireylerin öğle yemeği sırasında öğretmen Zehra Ünal’ın koruma altındaki bireylerden Zühtü Güvenin yemeğini geç yemesi nedeniyle davacıya yemeğin bitmesini bekleyin demesi üzerine davacının öğretmene ağza alınmayacak küfürler sarfettiği hemşire Nimet Karakaya’ nın davacıya hitaben “Ağabey küfür etme “demesi üzerine davacının “ilk defa mı küfür duyuyorsun” demek suretiyle karşılık verdiği, tutanak tanıkları mahkemece alınan ifadelerinde de tutanak içeriklerini doğrulayarak davacının gerek özürlülerin yanında gerekse çalışanlar yanında sürekli küfürlü olarak konuştuğunu bu olumsuz davranışları nedeniyle çalışma arkadaşları arasında iletişim bozukluğu yaşadığını belirtmişleridir. Gerek davacı hakkında tutulan tutanaklar gerekse tutanak içeriklerini doğrulayan davalı tanıklarının birbirini doğrulayan ifadelerinden özürlü rehabilitasyon merkezinde çalışan ve bu nedenle normal çalışma ortamlarına göre daha sabırlı ve itinalı davranış sergilemesi beklenen davacının bizzat kendisinin çalışma huzurunu bozar şekilde küfürlü konuşarak, agresif davranışlar sergilemesi ve görevi ile bağdaşmayacak şekilde koruma altındaki çocuklara yemeğini bitirmelerini bekleyemeyecek kadar sabırsızlık göstermesi ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan ve görevi ile bağdaşmayan olumsuz tutum ve davranışlardır. Bu nedenlerle fesih haklı nedene dayanmaktadır. Olaylara bizzat şahit
olmayan ve davacının görevini son derece iyi yaptığını bildiren soyut nitelikteki davacı tanığı anlatımlarına üstünlük tanınarak davanın kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Başlangıçta alınan peşin harcın mahsubu ile bakiye 1,25 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 222,20 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine kesin olarak 13.02.2012 gününde oybirliğiyle tarihinde karar verildi.