10. Hukuk Dairesi 2017/67 E. , 2020/2481 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2014/794-2016/495
Davacı, primleri ödenen 31.12.1985 – 14.03.1988 tarihleri arası dönemde Esnaf Bağ-Kur sigortalısı sayılıp başlangıç basamağı 9 alınarak, bağlanan yaşlılık aylığının buna göre hesaplanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne, Davacının Temmuz 2007 ayı için çıplak aylığının 784,26 TL olduğunun tespitine; bu miktar esas alınarak sonraki dönem aylıklarına yasal zamlar uygulanmak suretiyle aylığının tespitine; farkların her birisinin ödenmesi gereken tarihten itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve Yargıtay ilamıyla onanan hüküm kısmı bakımından yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesi uyarınca; "Hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Aynı Kanunun 294-301 maddelerinde ise mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Kanunun 297. maddesinin (2). Fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükümleri öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Eldeki davada, mahkemece ilk kez verilen 08.04.2014 tarihli karar, Dairemizin 24.10.2014 tarihli ilamı ile özetle, davacının prim aktarılması istemine ilişkin isteminin reddine ve davacının sigortalılık süresi ve basamağa ilişkin talebinin kabulüne ilişkin kısmının yerindeliği ile davacının aylık miktarının belirlenmesi bakımından aldırılacak rapor sonucuna göre bir karar tesisi gereklerine işaret edilmek suretiyle bozulmuş olup, mahkemece bozma sonrasında aylık miktarına dair yeniden yapılan belirleme ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, Yargıtay tarafından verilen bozma kararından sonra bozmaya konu mahkeme kararının tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına ve bu nedenle davacının tüm talepleri hakkında HMK’nun 294 ve 297. Maddeleri hükümlerine uygun şekilde yeniden karar verilmesi gereğinin gözetilmemesi ile davacı hakkında 30.06.2010 tarihli tahsis talebine istinaden 01.07.2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığının bağlanmış olması karşısında, davacının ilk aylığının Temmuz 2010 yılındaki miktarının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde 2007 yılına dair karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hükmün bir ve ikinci bentlerinin tamamen silinmesi ile yerine "
1- Davanın kısmen kabulü ile
a-Davacının 31.12.1985-14.03.1988 tarihleri arasında (794) gün 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-kur sigortalısı olduğunun ve 01.07.2010 itibari ile bağlanması gereken yaşlılık aylığına esas basamak başlangıcının 9. Basamak olarak düzeltilmesi gerektiğinin tespitine,
b-Davacı hakkında ...’ten uygulanan tevkifatların davadan önce kurumca zaten aktarılmış olması nedeniyle, bu prim kesintilerinin Bağ-Kur prim borcu hesabına aktarılmasına ilişkin talebinin reddine,
2-Davacı hakkında 01.07.2010 tarihi itibari ile bağlanan aylığın miktarının ek ödeme ve sosyal güvenlik destek primi kesintileri hariç 784,26 TL olması gerektiğinin ve bu miktar esas alınarak yasal zamlar uygulanması ile belirlenen aylık ve farklarının ödenmesi gereken tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalı kurumdan tahsili ile davacıya ödenmesine,” ibarelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.