
Esas No: 2011/6012
Karar No: 2012/1689
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/6012 Esas 2012/1689 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin işverence haklı ve geçerli sebep olmadan ileri sürerek feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve yasal sonuçlarına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, duruşmadaki beyanında davacının işyerindeki kıdemi altı ayı geçmediğinden işe iade davası açma hakkının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece fesih sebebine göre davacının savunmasının alınmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında davacının altı aylık kıdeminin bulunup bulunmadığı ve dolayısıyla iş güvencesi hükümleri kapsamına girip girmediği uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanağı 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesidir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesinin birinci fıkrasına göre iş güvencesi hükümleri kapsamına girmek için en az altı aylık kıdeme sahip olmak gerekir. Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre altı aylık süre aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde geçen süre birleştirilerek hesaplanır. Sözü edilen maddenin ikinci fıkrasına göre altı aylık kıdemin hesaplanmasında aynı Kanun"un 66. maddesindeki süreler dikkate alınır. Altı aylık kıdem şartını öngören hüküm nispi emredici olduğundan, daha az kıdem şartını öngören sözleşme hükümleri geçerli kabul edilmektedir.
Altı aylık kıdem işçinin fiilen çalışmaya başladığı tarih ile fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarih arasında geçen süreye göre belirlenir.
Ayrıca, 4857 sayılı Kanun"un 18. maddesinin son fıkrası uyarınca, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçi işe alma ve çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri iş güvencesi kapsamı dışında tutulmuştur.
Somut olayda; davacının satıştan sorumlu genel müdür yardımcısı olarak işveren vekili niteliğini taşıdığı açıktır. Öte yandan fesih bildiriminin 31/08/2010 tarihinde kendisine tebliğ edilmek istendiği halde kaçındığı dinlenen tutanak tanıklarının beyanlarıyla sabit olup aynı gün kendisine tebligat yapılamaması için doktor raporu alarak işyerinden ayrıldığı, 31/08/2010 tarihinde noter aracılığıyla gönderilen fesih bildiriminin 03/09/2010 tarihinde davacıya tebliğ edilebildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle dosyada toplanan yazılı deliller ve tanık beyanlarından davacının fesih tarihindeki kıdeminin de altı ayı doldurmadığı anlaşıldığından, her iki nedenle davacı iş güvencesi hükümleri kapsamı dışında olduğundan davanın reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 40,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 13/02/2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.