Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı ve geçerli bir sebebe dayanılmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve yasal sonuçlarına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, şirket yönetimince yeni bir yapılanmaya gidildiğini, bu yapılanmaya uygun olarak tüm bölgelerin Ankara"da toplanmasına karar verildiğini, bu organizasyon değişikliği çerçevesinde de davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17. maddesi uyarınca geçerli sebeple feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bölge müdürlüklerinin birleştirilmesi sonucu davacının istihdam fazlası olduğunun davalı tarafından inandırıcı bir biçimde ortaya konulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında davacının iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, hammadde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20.maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda davalı işverence yeniden yapılanma nedeniyle şirket organizasyon yapısında değişiklik iddiasına dayanılmış, cevap dilekçesinde şirket kayıt ve belgeleri delil olarak bildirilmiştir. Mahkemece davalı vekiline organizasyon değişikliğine ilişkin tüm belgelerle,bu sebeple çıkartılan işçilere ait listeleri,varsa fesih yapılırken işçilere başka iş önerisi yapılıp yapılmadığına ilişkin yazışma ve belgeleri sunması için usulüne uygun kesin süre verilmesi, SGK"dan fesih öncesi ve sonrası işe alınan-çıkarılan işçilerin listelerinin getirtilmesi ve bu belgeler üzerinde gerekirse uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.