(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2011/18357 E. , 2012/1675 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı , iş sözleşmesine işverence haklı ve geçerli neden olmadan son verildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine karar verilmesi, buna bağlı tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı , iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma (ikale sözleşmesi) ile sona erdirildiğini, davacıya ihbar ve kıdem tazminatı ile birlikte aralarında anlaşma uyarınca beş aylık ücret tutarında ek ödeme yapıldığını, savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davalının dayandığı olguları ispat edemediği, davacının iş sözleşmesini geçerli bir sebep olmaksızın feshettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
İş sözleşmesinin ikale ile sona erip ermediği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan iş güvencesi hükümleri işçiyi işverenin feshine karşı koruma amacını taşımaktadır. Sözleşmenin işverenin feshi dışındaki bir nedenle sona ermesi halinde iş güvencesi hükümleri uygulanamaz. Bu bağlamda sözleşme ikale (bozma sözleşmesi) ile sona ermişse işçi iş güvencesi hükümlerine dayanarak feshin geçersizliğine karar verilmesini talep edemeyecektir.
İkale, sözleşmenin tarafların ortak iradeleriyle sona erdirilmesidir. Niteliği itibariyle bir sözleşme olması nedeniyle ikale tarafların serbest iradelerine dayanmalıdır. Ayrıca ikale icabı işverenden gelmişse yasal tazminatlarına ilaveten işçiye ek bir menfaatın sağlanması(makul yarar) gerekir. Aksi halde iş sözleşmesinin ikale ile sona erdirildiğinden söz edilemez.
Somut olayda, davalı işyerinde işyeri ve işletme gerekleri nedeni ile yeniden yapılanmaya gidildiği, şirket içi yetki kullanımına ilişkin kuralların işleyişini ve denetimini etkinliğini temin amacıyla Türkiye genelindeki bölge müdürlüğü sayısının düşürüldüğü, bazı idari yapılanmaların ve kadroların iptali kararı alındığı belirtilerek işveren yetkililerince davacıya 14/01/2011 tarihinde iş sözleşmesini karşılıklı anlaşma yoluyla sona erdirm
isteğinin yazılı olarak iletildiği, davacının “okudum,anladım” ibareleriyle imzaladığı, 14/01/2011 tarihli protokolle iş sözleşmesinin anlaşma yoluyla sona erdirilmesinin
-2-
kararlaştırıldığı, protokol gereğince davacıya ihbar ve kıdem tazminatı ile birlikte beş aylık ücreti tutarında ek ödeme yapıldığı sabittir. Davacı iradesinin fesada uğratıldığını da usulünce kanıtlayamamıştır.Bu durumda iş sözleşmesinin taraflar arasında yapılan bozma sözleşmesiyle sona erdirildiği açık olduğundan davanın reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
Ayrıca kabule göre; davacının kıdemine göre işe başlatmama tazminatının beş aylık ücreti tutarında belirlenmesi gerekirken altı aylık olarak belirlenmesi ve davacı tanık dinletmediği halde davalıya yükletilen yargılama giderleri arasında tanık ücreti ve tanık için tebligat giderlerine hükmedilmesi de doğru değildir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 13/02/2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.