Esas No: 2021/863
Karar No: 2022/503
Karar Tarihi: 17.02.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/863 Esas 2022/503 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/863 E. , 2022/503 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/863
Karar No : 2022/503
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 26/10/2020 tarih ve E:2017/637, K:2020/4708 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile irtibat ve iltisakının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararı ile yine aynı Kurulun …tarih ve …sayılı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 26/10/2020 tarih ve E:2017/637, K:2020/4708 sayılı kararıyla;
Davacının, Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmediğinden işin esasına geçilerek; "Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda …Ağır Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına, üniversitede örgüt evlerinde/yurtlarında kaldığına ve diğer hususlara yönelik ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava ve cevap dilekçelerinde ileri sürdükleri görüşler, deliller ve talepler hakkında niçin kabul görmediğine dair hukuka uygun gerekçeli bir karar verilmediği; Anayasa’ya aykırılık iddiasının ciddi görülmeme gerekçesi belirtilmeyerek adalete erişim hakkının engellendiği; dava konusu kararın dayanağı delillerin, davalı idare tarafından işlem tesisinden sonra tespit edilerek dosyaya sunulduğu Daire kararında belirtilmek suretiyle hukuksal delil olmaksızın ihraç edildiğinin kabul edildiği, bunların işlemin hukuka uygunluğunun değerlendirilmesinde dikkate alınabileceği şeklindeki tespitin kanuna, Anayasa'ya ve uluslararası sözleşme hükümlerine aykırı olduğu; tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerini ihlal ettiğine yönelik herhangi bir delilin ortaya konulmadığı; idari işlem öncesinde hukuksal metinlerde yer almayan iltisak ve irtibat kavramlarına dayanarak kamu görevinden ihracın mümkün olmadığı, daha sonra kanunlaşan 667 sayılı KHK'nın Anayasa’ya aykırı olduğu; AİHM kararlarıyla sabit olan, yargılamalarda hükme esas alınamayacak itirafçı beyanlarının doğruluğunun Dairece test edilmesi gerektiği, itirafçı beyanlarının somut veri ile desteklenmeyen, doğruluğu tespit edilmemiş gerçeklikten uzak düşünce ve kanaatler olduğundan karara gerekçe olamayacağı; AİHM'nin lehine olan kararlarına hükümde yer verilmediği; hukuken önemli olanın, her idari işlem ve eylemin uygulandığı an itibarıyla hukuka ve kanuna uygun olup olmadığı olduğu, daha sonra meydana gelen gelişmeler veya vakıaların işlemin hukukiliğine vücut vermeyeceği, meslekten çıkarılmasından sonra hakkında cezai kovuşturma ve/veya mahkûmiyet hükmü bulunmasının davaya konu işlemin hukuka ve kanuna uygun olduğunun bir ispat aracı olamayacağı; sebebini, gerekçesini, dayanağını bilmediği ve tabi olduğu Yasa, Anayasa hükümleri bertaraf edilerek savunması alınmaksızın, delil sunma hakkı tanınmaksızın, daha katı, sert, aleyhe OHAL mevzuatı hükümleri uygulanarak kişiselleştirilmemiş bir işlem ile meslekten çıkarıldığı; Daire kararında, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığına, darbe girişimi içinde yer aldığına ya da bu girişimi desteklediğine, devletin güvenliğine karşı hareket eden yapı ve oluşumlarla devletin güvenliği aleyhine faaliyette bulunma kastıyla bir araya geldiğine dair somut olgulara dayalı bir delil gösterilmediği, darbe teşebbüsüyle ilgisi bulunmamasına rağmen 667 sayılı KHK ile sosyal ölüme terk edilmesinin OHAL’in amaç ve kapsamı ile yer ve süre kısıtlamasına uymadığından ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, aksi yoldaki Daire görüşünün isabetsiz olduğu; masumiyet ilkesine aykırı olacak şekilde kesinleşmemiş bir mahkûmiyet hükmüne ve içeriğine dayanılmasının hukuka aykırı olduğu; Dairece, özel hayata saygı hakkına müdahale edildiğinin belirtildiği ancak bu müdahalenin meşru amaç kapsamındaki kamu yararı ile dengelendiği sonucuna somut olgulara dayalı hangi gerekçe ile ulaştığının delillendirilemediği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek işin esası incelendi, gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 26/10/2020 tarih ve E:2017/637, K:2020/4708 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 17/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.