19. Hukuk Dairesi 2016/12741 E. , 2017/962 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ve davalı vek. Av. ...’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendiği gereği konuşulup, düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin 16.06.2002 tarihinde davalı bankadan çektiği tarımsal krediyi ödeyememesi üzerine aleyhine icra takibi yapıldığını, takibin kesinleştiğini, davalı bankanın borç miktarından fazla alacak için takip yaptığını, müvekkilinin toplam 33.246,61 TL borcu olmasına rağmen 1.564,382,01 TL üzerinden takip yapıldığını iddia ederek, fazla talep edilen 1.531.135,40 TL için borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kullandığı kredinin ödenmemesi üzerine icra takibi yapıldığını ancak 15.435,91 TL olan borç miktarının sehven 1.543.591,00 TL yazıldığını, takibin düzeltilmesi için icra müdürlüğüne yapılan başvurunun feragat için vekaletnamede yetki bulunmadığından red edildiğini belirterek, takip talebinde yapılan maddi hatanın tespiti ile açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacının davalı bankadan tarımsal kredi çektiği, kredi borcunun ödenmemesi üzerine gönderilen muacceliyet ihtarnamesinde borç miktarının 15.435,91 TL asıl alacak olmak üzere toplam 32.786,42 TL olduğunun bildirildiği, davalı banka vekilinin ödeme emrinde sehven maddi hatadan kaynaklanacak şekilde asıl alacağı 1.543.591,00 TL olarak yazdığı, usulünce tebliğ edilen ödeme emrindeki maddi hatayı davacının görmesine rağmen herhangi bir itirazda bulunmayıp, dava açmakta kötüniyetli olduğu, takip ve ödeme emirlerindeki alacak miktarlarındaki maddi hataların düzeltilmesine yasal bir engel bulunmadığı, bu nedenle davalı vekilinin maddi hata talebinin kabulüne karar vermek gerektiğinden icra dosyasına konu asıl alacağın 15.435,91 TL olduğu davacı yönünden davanın sübut bulmadığından reddine ve bu şekilde zapta yazılması gerekirken sehven davacının aynı gün birden çok seri halde dosyasının olduğu, bu dosyalardaki bir hükmün sehven mahkeme hükmünde geçtiği, bu durumun düzeltilmesinin ancak temyize konu edilebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ortaklar kredi sözleşmesi ve bu sözleşmeden kaynaklanan borcun yeniden yapılandırılması amacıyla düzenlenen 18.12.2013 tarihli taksitlendirme sözleşmesine dayanılarak girişilen icra takibinden dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacının anılan sözleşmelerde asıl borçlu sıfatı ile yer aldığı görülmektedir. Buna rağmen mahkemece davacının müteselsil kefil olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması dosya içeriğine uymadığından ve HMK’nun 297. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden mahkemece dosya kapsamı ile uyumlu ve usulünce bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir edilen 1.480’er TL duruşma vekalet ücretinin bir diğerinden alınarak yek diğerine verilmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, 09/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.