Esas No: 2021/1270
Karar No: 2022/511
Karar Tarihi: 17.02.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/1270 Esas 2022/511 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/1270 E. , 2022/511 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1270
Karar No : 2022/511
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 25/11/2020 tarih ve E:2017/7195, K:2020/5420 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 25/11/2020 tarih ve E:2017/7195, K:2020/5420 sayılı kararıyla;
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda …Ağır Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…(sehven "E:…" yazıldığı görülmüştür.) K:…sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, üniversitede örgüt evlerinde kaldığına, örgüt tarafından yurt dışı görevine gönderildiğine, evlerde kalan öğrencilerden sorumlu olduğuna ve öğrencileri askeri liselere yönlendirdiğine ve diğer hususlara yönelik ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Diğer hususlar yönünden, davacının, FETÖ/PDY terör örgütünün Adalet Bakanlığı ve Hâkimler ve Savcılar Kurulunda etkin olduğu dönemde 14/06/2013-21/09/2015 tarihleri arasında Avrupa Konseyi nezdinde (Strazburg) Türkiye Cumhuriyeti Daimi Temsilciliğinde Adalet Müşaviri (sehven "Avrupa Konseyi Daimi Temsilciliği görevini yürüttüğü" yazıldığı görülmüştür.) olarak yurt dışında görevlendirilmesine ilişkin tespitin, diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte iadesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ihracına dayanak yapılan 667 sayılı KHK hükmü ile terör örgütüyle üyelik, irtibat ve iltisak içinde olmak şeklinde bir suç ihdas edildiği, bu suça ceza olarak Anayasa ve diğer mevzuattaki kamu görevlilerinin disiplin hukukuna ilişkin usul ve sistematiğin dışında sonuçları itibarıyla ağır bir yaptırım getirildiği, bu sebeple ceza yargılamasındaki tüm güvencelerin tanıması gerekirken, hiçbirinin tanınmadığı; dava konusu işlemin delilsiz ve gerekçesiz olarak tesis edildiği, Dairece idari işlemden yıllar sonra bulunduğu iddia edilen ve bir başka dava dosyasındaki delillere göre işlemin doğru olduğuna kanaat getirilerek hukuki güvenlik, öngörülebilirlik ve belirlilik ilkesi ile masumiyet karinesinin göz ardı edildiği, idari işlem hukuka uygun bulunarak adil yargılanma hakkının ihlal edildiği; Dairece itirafçı beyanlarında geçen hangi eylemlere göre iltisak, irtibatı ile sadakat yükümlülüğüne aykırılık bulunduğu gösterilmeden karar verilerek, gerekçe hakkının ihlal edildiği; ihraç kararı alınırken savunmasına başvurulmadığı, itiraz ve yeniden inceleme imkânının tanınmış olmasının bu hukuka aykırılığı ortadan kaldırmadığı, savunma alınmadan tesis edilen işlemin şekil yönünden sakat olduğu; yurtdışında görevlendirildiği 14/06/2013-21/09/2015 tarihlerinin örgütün etkin olduğu değil, bu örgütle etkin bir şekilde mücadelenin yapıldığı dönem olduğu, aynı dönemde görev yapan diğer adalet müşavirlerinin halen görevde oldukları, diğerlerinden hangi farklı özelliği itibarıyla FETÖ’cü olduğunun tespit edildiğinin kararda belirtilmediği, idarenin işleminde, savunmalarında belirtmediği bu husus sunulan belgeler arasından çıkarılarak karara dayanak yapıldığı, re’sen tahkik ilkesinin idare karşısında zayıf olan bireyin iddiasını ortaya çıkarmasına yardımcı olunması gayesine hizmet etmesi gerekirken aksinin uygulandığı, idareyi haklı çıkarma gayretiyle aleyhe delil araştırması yapıldığı, bu görevlendirmenin usul ve yasaya uygun yapıldığının Adalet Bakanlığı’nın ceza mahkemesine verdiği 10/04/2018 tarihli müzekkere cevabında belirtildiği; itirafçı tanıkların çarpıtılmış, bir kısmı saklanmış beyanlarının hükme esas alınmış olmasının AİHM kararlarına aykırı olduğu, itirafçı beyanlarının başkaca hiçbir delille doğrulanmamış ispatlanamamış beyanlar mahiyetinde olduğu, dolayısıyla dosya kapsamında hükme esas alınabilecek bir delil bulunmadığı, Dairece iddia ve itirazları ile idarenin savunma gerekçeleri arasında hangisine neden itibar ettiğinin ve niçin birini diğerine üstün tuttuğunun kararda tartışılmadığı; masumiyet karinesi, özel yaşama saygı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği; 667 sayılı KHK hükümleri geriye yürütülerek uygulanmasıyla ihraç edilmesi ve davanın reddedilmesinin, hukuki güvenlik, öngörülebilirlik ve belirlilik, suç ve cezada kanunilik ile kanunların geriye yürümezliği ilkelerinin çiğnenmesine neden olduğu; hiçbir somut adli veya disiplin suçu olmamasına rağmen ihraç edilip, bir daha kamu görevi yapmaktan yasaklanmasının demokratik toplumda gerekli görülemeyeceği, kişiselleştirme yapılmadan, sadece görev yaptığı dönem ve nitelikli görev yapması dikkate alınarak ve kişisel kusur araştırılmadan uygulanan tedbirin AİHS'e aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 25/11/2020 tarih ve E:2017/7195, K:2020/5420 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 17/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.