Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/6523
Karar No: 2012/6014

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/6523 Esas 2012/6014 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2012/6523 E.  ,  2012/6014 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Dava, yersiz olarak ödendiği iddia edilen aylıkların tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yazılı biçimde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Mahkemece hükmüne uyulan Dairemizin 21.12.2010 gün ....Karar sayılı ilâmında; “Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 68. ve 93. maddeleri ile İcra İflas Kanununun 67. maddesi olup, 01.08.1982 tarihi itibariyle ...’lı babadan dolayı ölüm aylığı alan davalıya, yine ... emeklisi anneden dolayı 23.11.1997 tarihi itibariyle ölüm aylığı bağlanıp 25.06.2004 tarihine kadar tam aylık üzerinden toplam 5298,61 TL ödeme yapıldığı, Kurumca 26.06.2004 tarihi itibariyle 506 sayılı yasanın 93. maddesi kapsamında işlem yapılarak az olan anneden bağlanan aylığın yarıya indirilip 23.11.1997-25.06.2004 arası ödenen aylıkların ise tamamının icra takibine ve davaya konu edildiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, 506 sayılı Yasanın 93. maddesi kapsamında takibe ve davaya konu tutarın yarısı olan 2649,30 TL asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, takibe konu alacağın likit, yani belirgin olması, başka bir anlatımla, ölüm aylıkları her ay kendisine ödenen borçlunun, herhangi bir hesaplamaya gerek olmaksızın yalnız başına borç miktarını bilebilecek durumda bulunması karşısında, davacı Kurum lehine İcra İnkar Tazminatına hükmedilmesi gerekirken aksi yönde ve yazılı biçimde inkar tazminatının reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
    Öte yandan, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
    a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
    b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır...” hükmünü içermektedir.
    5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin kasıtlı kusurlu davranıştan veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
    Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir.
    Somut olayda, anneden bağlanan ölüm aylığına ilişkin olarak kuruma ibraz edilen 24.06.1997 tarihli beyan ve taahhüt belgesinde, babadan dolayı ölüm aylığı alındığının açıkça belirtilmesi ve beyan ve taahhüt belgesi içeriğine göre davalının iyi niyetli bulunması karşısında, davalının, kabule konu yersiz ödeme tutarına göre sorumlu olduğu faiz tutarının 5510 sayılı Yasanın 96/b maddesi hükmü uyarınca belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davalının faiz sorumluluğunun bulunmadığına hükmedilmesi yerinde görülmemiştir.” denmek suretiyle ilk hüküm bozulmuştur.
    Bozma sonrası alınan 20.06.2011 tarihli bilirkişi raporunda; faize ilişkin herhangi bir hesap yapılmaksızın, 5510 sayılı Yasanın 96/b maddesi kapsamında Haziran 1999-23.06.2004 arası dönemde Kurumun talep edebileceği alacak tutarının 4.931,01 TL olduğu, takip tarihinden önce yazılı bildirim yapılmadığından, işleyen faizden dolayı davalının sorumlu olmayacağı belirtilmiş, mahkeme ise, rapor doğrultusunda 4.931,01 TL asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin asıl alacak tutarı ile faize ve likit olmadığı gerekçesiyle inkâr tazminatına yönelik istemlerin reddine hükmetmiştir. Hükmün, sadece davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi karşısında, 25 Şubat 2011 gün 27857 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih 6111 sayılı Kanunun 44. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 96"ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan faize ilişkin “üç ay” ibaresinin “yirmidört ay” ve “üç aylık” ibaresinin “yirmidört aylık” şeklinde değiştirildiği, hatalı işlemin Kurumca
    26.06.2004 tarihinde öğrenilip icra takibinin ise 28.03.2005 tarihli olduğu gözetildiğinde faize yönelik bir hesaplama yapılmamış olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak, hükmüne uyulan bozma ilâmında alacağın likit olduğu ve Kurum lehine icra inkâr tazminatı hükmedilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, yazılı gerekçelerle bu gereğin yerine getirilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
    SONUÇ:Hüküm fıkrasının beş ve altıncı satırında yer alan “alacağın varlığı ve miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı talebinin reddine” hükmünün tamamen silinerek yerine “Kabule konu asıl alacağın %40’ı oranında hesaplanacak icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacı Kuruma verilmesine” hükmünün yazılmasına, kısa kararın da bu biçimde düzeltilmesine ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27.03.2012 gününde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi