13. Hukuk Dairesi 2016/44 E. , 2018/8971 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı kurum ile arasında imzalanan Sağlık Hizmetleri Protokolü uyarınca, sağlık yardımları davalı kurumca karşılanan kişilere sağlık hizmeti verildiğini, bedelin davalı kuruma fatura edildiğini, Ocak 2010 dönemine ait toplam 33990 adet ve 11.009.886,67 TL tutarındaki faturalardan örnekleme yöntemi ile seçilen 3.313.858,14 TL bedelli 2367 adet faturanın incelemeye alındığını, yapılan itiraz üzerine hata oranının %20,0672 olarak belirlendiğini, davalı kurumca tespit edilen 2.209.379,92 TL"nin... üzerinden hakedişlerinden kesildiğini, kesinti sebeplerinin ise malzeme barkodlarının orjinal barkod olarak ibraz edilmemesi, hizmet, malzeme ve ilaçların miktarlarının fazla ve gereksiz veya epikrizle de yetersiz olması, tanı yetersizliği veya tanının uygun bulunmaması, branş uyumsuzluğu, SUT"a aykırı faturalandırma gerekçesi ile yapıldığını, bu kesintilerin mevzuata uygun olmadığını, yasal yönü bulunmadığını, 2010 yılı Ocak ayı dönemine ilişkin olarak kurumdan bu gerekçelerle yapılan ve toplam 2.209.379,92 TL kesintinin, kesinti tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 16.11.2011 tarihli feragat dilekçesi ile talebinin 163.642,75 TL"sinden feragat etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.993.012,03 TL’nin kesinti tarihi 03.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, feragat edilen 163.642,75 TL’lik kısım için davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, eldeki dava ile davalı kurumun örnekleme yöntemiyle faturalarda yapılan inceleme neticesinde hakedişlerinde kesinti yaptığını,bu kesintinin mevzuata uygun olmadığını, kesintinin iadesine karar verilmesini istemiş; davalı ise uygulanan işlemin hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, bir Sayıştay uzmanı ve bir doktordan oluşan 03.02.2014 tarihli bilirkişi raporu ve 01.06.2015 tarihli ek rapor hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
6100 sayılı HMK’nın 266. maddesine göre, Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Aynı Kanun’un 267. maddesi uyarınca, Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür.
Uyuşmazlığın çözümünde, bilimsel teknik inceleme gerektiği açıktır. Ne var ki mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu 6100 sayılı yasanın bilirkişi heyeti oluşumuna aykırıdır. O halde mahkemece konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden Mahkeme, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.