19. Hukuk Dairesi 2016/6786 E. , 2017/934 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili; davalı banka ile davalı ... ... ... San. ve Tic.Ltd.Şti. arasında 03.03.2010 tarihli genel kredi sözleşmesi akdedildiğini ve bu şirketin ortağı olan müvekkilinin kefil sıfatıyla imzaladığı boş bir senedin bu kredi sözleşmesinin teminatı olarak davalı bankaya verildiğini, müvekkilinin hisselerini devrederek şirket ortaklığından ayrılması nedeniyle davalı bankaya keşide ettiği ihtarname ile bundan sonra kefaleti altında işlem yapılmamasını bildirdiğini, ancak kullanılan kredi borcunun davalı bankaya ödenmesine rağmen teminat senedinin iade edilmediğini ve davalı banka ile davalı ... ... Ltd.Şti. arasında yeni bir kredi sözleşmesi imzalandığını, davalı bankanın yeni kredi sözleşmesinden kaynaklanan 156.994,81-TL kredi borcu nedeniyle müvekkiline 03.04.2012 tarihli ihtarnameyi gönderdiğini belirterek; müvekkilinin 03.03.2010 tarihli ve 700.000-TL bedelli kredi sözleşmesi nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadığının tespiti ile teminat amacıyla boş olarak verilen senedin istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ... ... .... San. ve Tic. Ltd.Şti., ..., ... ... .... ve ... vekili; müvekkillerinin davada taraf sıfatlarının olmadığını, istirdatı talep edilen senedin müvekkillerinde bulunmadığını ve davacının da dava dilekçesinde müvekkillerine yönelik bir talebinin olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...Ş. vekili; davacının dava konusu kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, davacının asıl kredi borçlusu şirketteki hisselerini devretmiş olmasının sözleşmeden doğan kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, bu sözleşmenin teminatı amacıyla boş senet verildiği iddiasının doğru olmadığını, borçluları ... ...., ... ... ..., ..., ..., alacaklısı .... ... ....San. ve Tic. Ltd.Şti. olan 28.....2011 keşide tarihli ve 03.04.2012 ödeme tarihli 280.000-TL"lik senedin senet alacaklısı tarafından tahsil amacıyla müvekkili bankaya ciro edildiğini, bu senetle ilgili talebin müvekkile değil, .... .... .... San. ve Tic. Ltd.Şti."ne yönetilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; davalı bankanın ikinci bir kredi sözleşmesi yapıp buna ilişkin işlemler yürütmesine rağmen bu işlemden davacıyı haberdar etmediği, davacının sorumluluğunun devamı için işlem yaptığının tespit edildiği, davalı bankanın TTK"nun .../... maddesi uyarınca basiretli tacir gibi davranmadığı, Medeni Kanun"un .... maddesinde öngörülen iyiniyet kurallarına aykırı davrandığı, davacının kefalete son verme iradesinin fiilen gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının 03.03.2010 tarihli genel kredi sözleşmesi ve bu kredi sözleşmesi ile ilgili olarak teminat amacıyla verilen 700.000-TL bedelli senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hükmün davalı banka vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin ....03.2015 gün ve 2014/14141 E,2015/14672 K.sayılı ilamı ile ""...- Mahkemece verilecek kararının 6100 sayılı HMK"nun 297. maddesine uygun olması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir....- Davacı dava dilekçesinde senet ve kredi sözleşmesi uyarınca borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş, dava değerini 156.994,81-TL olarak göstermiş ve dava harcını bu değer üzerinden yatırmıştır.Yerel mahkeme kararının gerekçesinde 700.000-TL bedelli senetten dolayı davacının borçlu olmadığının anlaşıldığından bahsedilmektedir. Davacının talebi aşılarak yazılı şekilde karar verilmesi (HUMK 74) HMK 26. maddesindeki taleple bağlılık ilkesine aykırılık teşkil ettiğinden doğru olmamıştır."" gerekçesi ile hükmün bozulması sonucunda, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, bilirkişi raporu ve Yargıtay bozması da dikkate alındığında, davacı taraf dava konusu kredi sözleşmesi ve bu krediye istinaden verilen bonodan dolayı 156.994,81 TL borçlu olmadığının tespitini istediği,dosya kapsamındaki deliller muvacehanesinde bu miktar üzerinden borçlu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi ticari nitelikte olup,700.000 TL limitlidir.Davacı anılan bu sözleşmeden dolayı borçlu olmadığının tespitini dava dilekçesinde talep etmekle, bu miktar üzerinden nispi harcı ikmal etmesi gerekir.Hükmüne uyulan bozma ilamında bu husus açıkça belirtilmiş olmasına rağmen bu usuli eksikliğin yerine getirilmemiş olması isabetsizdir.
Öte yandan davacı bankaya ciro yolu ile devredilen 28.....2011 keşide tarihli ve 03.04.2012 ödeme tarihli 280.000 TL.lik senetten dolayı borçlu olmadığını ve senedin iadesini istemiştir. Bahse konu senedin temlik cirosuyla devredilmediğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, bu hususunda gözden kaçırılması doğru olmamıştır.
Ayrıca Anayasanın 141/III hükmüne göre, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” HMK"nun 297. maddesinde de mahkeme kararının içeriğinde bulunması gereken öğeler açıklanmıştır. Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak, kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Bu husus bozma kararında da açıkça belirtildiği halde,belirtilen Anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, mahkemece verilen kararın HMK"nun 297. maddesine aykırı davranılarak gerekçesiz olarak yazılması usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı halde, her biri hakkında kurulan hükmün,hüküm fıkrasında açıkça gösterilmemesinden dolayı, karar bu yönü ile de hatalı bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı banka yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı bankanın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 08/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.