1. Hukuk Dairesi 2016/9754 E. , 2019/5665 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.11.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ..."nun adına kayıtlı bir takım taşınmazlarını muvazaalı olarak davalıya devredip kendilerini mirastan mahrum bıraktığını, murisin ... Merkez ... Mahallesinde bulunan büyük bir arsayı davalı ..."ya sattığını, davalının bu arsayı ifraz ederek 3 ayrı parsel oluşturduğunu, bu parsellerden ikisinin tapuda ... ada ... ve ... nolu parsel olduğunu, üçüncü parsel numarasını bilmediklerini, çünkü hak sahibi olmadıklarından tapunun bilgi vermediğini, murisin iradesinin mal kaçırmaya yönelik olduğunu ileri sürerek davalı adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazların muvazaalı olarak temliki nedeniyle payları oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, muris ..."nun tüm bakım ve gözetimi ile kendisinin ilgilendiğini, ölünceye kadar bakım akdinden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ayrıca babasının yaşarken ... köyündeki bütün mallarını kendisine ve kardeşi ...’ye paylaştırdığını, davacılara ve kendisine miras kalan yerlerin paylaştırıldığı tarihteki değerleri belirlendiğinde mal kaçırma kastının bulunmadığının anlaşılacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan işlemlerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1933 doğumlu mirasbırakan ...’nun 23.05.2011 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı eşi Hakime, davacı kızı ... ve davalı oğlu ...’nın kaldıkları, murisin adına kayıtlı ... ada ...-... ve ... parsel sayılı taşınmazlarını 18.09.1995 tarihinde ölünceye kadar bakım akdi ile davalı oğluna devrettiği, ... ve ... parsel sayılı taşınmazların 27.05.2009 tarihinde tevhit edilerek ... parsel sayılı taşınmazın oluşturulduğu, bahsi geçen ... parsel sayılı taşınmaz üzerine inşa edilen binadaki 2-3 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin 31.10.2001 tarihli kat irtifakı tesisi işlemi ile, ... parsel sayılı taşınmazda yer alan binadaki 1-5-6-13 ve 17 nolu bağımsız bölümlerin 10.11.2010 tarihli kat irtifakı tesisi işlemi ile davalı adına kayıtlı hale geldikleri, ... parseldeki 1-5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin davalı tarafından dava dışı üçüncü kişilere satıldığı, ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 21 nolu bağımsız bölümün ise 31.01.2012 tarihli satış işlemi ile davalının eşi olan dava dışı ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Somut olaya gelince, ölünceye kadar bakım akdiyle davalıya temlik edilen taşınmazlar yönünden, mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.
Şöyle ki, çekişme konusu ... ve ... parsel sayılı taşınmazların davalıya devredildiği tarihteki mevcut hali ile rayiç bedellerinin ve muris adına kayıtlı bulunan taşınmazların aynı tarihteki rayiç bedellerinin tespit edilerek, davalıya devredilen taşınmazlar ile mirasbırakan adına kayıtlı olan taşınmazlar arasında makul oranın aşılıp aşılmadığının, murisin mal kaçırma iradesinin olup olmadığının belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de, çekişme konusu ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 21 nolu bağımsız bölüm dava dışı ... adına kayıtlı olduğu halde, bu bağımsız bölüm yönünden de tapu iptali ve tescile karar verilmesi hatalıdır.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.