13. Hukuk Dairesi 2016/7087 E. , 2018/8942 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalılar ..., ..., ...,... ve dava dışı ... ile birlikte ...,... mevki, 59 pafta, 43 ada, 12 parsel sayılı taşınmazdaki 2744/62208 hisseyi 26/02/1992 tarihinde satın aldıklarını, ancak parsel bölünmediğinden varılan mutabakat çerçevesinde tapunun ... adına oluştuğunu, tarafların kendi aralarında taşınmazı fiilen taksim ettiklerini ve üzerine bina yaptıklarını, Belediye tarafından şüyulandırma işlemi ile taşınmazın bölündüğünü, kendisinin kullandığı kısım ile dava dışı ..."ın kullandığı kısımların diğer 4 kişinin parsellerini oluşturabilmek ve koruyabilmek için ... Belediyesi tarafından %35 D.O.P. olarak kullanıldığını, bu iki şahsın parsellerinin korunamadığını ve hisselerinin hukuken diğer 4 kişinin hissesine karıştığını, bu nedenle zararının davalılar tarafından karşılanmasının gerektiğini, taşınmazın müştereken satın alındığının noterde düzenlenmiş tutanak ile taraflar arasında kabul ve ikrar edildiğini, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2010/11 Satış numaralı dosyası ile maliki olduğu taşınmazı hisse satışı ile yeni malikinden 103.600,00 TL bedelle satın aldığını, tüm ortakların/davalıların katlanması ve satış bedelini birlikte ödemeleri gerekirken satış bedelinin tamamının tarafından ödendiğini ileri sürerek; davalıların hissesine düşen miktar için toplam 69.066,00 TL"nin tapu tarihi olan 10/01/2011 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü getirilmiştir.
Davacı; 18.6.2014 tarihli dilekçesi ile davalı... öldüğünden onun yönünden davayı atiye terk ettiğini, davaya diğer davalılar yönünden devam ettiğini belirtmiştir.
Dava, 6100 sayılı yeni HMK döneminde açılmıştır. 1086 sayılı HUMK"nun yürürlükte olduğu dönemde, uygulamada davanın geri alınması kavramı yerine, davayı takipten sarfınazar etmek, davayı takipten vazgeçmek, "davanın atiye bırakılması" tabirleri de kullanılmıştır. Davanın geri alınması, ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutarak davanın geri alınmasıdır. Burada, davacı talep ettiği haktan (talep sonucundan) feragat etmemektedir. Davadan feragat ise talep edilen haktan, talep sonucundan vazgeçmektir. Davanın geri alınması 6100 sayılı HMK"nun 123 üncü maddesinde, davadan feragat ise 307 nci maddesinde düzenlenmiştir. Davadan feragat davalının rızasına (muvafakatına) bağlı olmadığı halde, davacının davasını geri alabilmesi için davalının rızası şarttır. Davanın geri alınması durumunda dava hiç açılmamış sayılır ve mahkemece "karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilir. Davadan feragat halinde ise davanın reddine karar verilir. Davanın geri alınması durumunda, geri alma anına kadar edinilen izlenime göre, haksız olduğuna kanaat getirilen tarafa vekalet ücreti ve yargılama giderleri yüklenir. Davadan feragat halinde, feragat edilen hak ileride tekrar dava konusu yapılamaz, yapılır ise mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verilir. Davanın geri alınması durumunda ise, geri alınan dava ileride tekrar açılabilir. Davacının davasını geri almasına davalı rıza göstermemişse, davaya devam edilmeli ve talep hakkında esastan bir karar verilmelidir. Davacının davasını geri alabilmesi için davalının açık rızasına ihtiyaç vardır. Zimnı muvafakat yeterli değildir. Bu nedenle, davacının davasını geri almasına rıza gösterip göstermediği davalıya sorulmalı, davalı açıkça geri almaya rıza gösterir (muvafakat verirse) ise ona göre işlem yapılmalıdır.
Görüldüğü üzere, davadan feragat ile davanın geri alınmasının hukuki sonuçları birbirinden çok farklıdır. Bu nedenle, yargılama aşamasında davacının hangi tabirleri kullandığına bakılmaksızın, davacının amacının (maksadının) davaya konu haktan (talep sonucundan) vazgeçmek mi olduğu yoksa davasını ileride tekrar açabilme hakkını saklı tutarak davasını geri almak mı olduğu mahkemece, davacıya açıklattırılmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu yön göz ardı edilerek hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde taraflara iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.