3. Hukuk Dairesi 2019/3684 E. , 2019/6619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davalıların müşterek çocuğu ..."in 12.08.2013 tarihinde davacıların çocuğu ..."in gözüne taş atması sonucunda küçük ..."nın sağ gözünü kaybettiğini, gözde %100 görme kaybı meydana geldiğini, davalıların çocuğu ..."in okulda ve mahallede çevresine sürekli zarar veren haşarı bir çocuk olduğunu, ..."in anne ve babasının çocuklarına gerekli eğitim ve terbiyeyi vermediğini, ..."nın daha 5 yaşında bir gözünü kaybetmekle malül olduğunu, ileride iş göremez duruma düştüğünü, manevi olarak sıkıntılar yaşadığını, davalıların bu eylemden dolayı sorumluluğunun olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 20.000 TL maddi tazminat ile 50.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş, 15.12.2015 tarihinde maddi tazminat talebini 223.852,30 TL"ye yükseltmiştir.
Davalılar; ..."in gözüne gelen taşı ..."in attığına dair somut delil veya tanığın olmadığını, davalıların çocuğu ..."in okulda gayet başarılı, saygılı, terbiyeli ve akıllı olduğunu, henüz 2.sınıfa giden ..."in hareketlerine karşılık davalı anne ve babasının suçlanamayacağını, davalı anne ve babanın olayı engelleyebilmesinin mümkün olmadığını, olayın sokakta meydana geldiğini ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacıların maddi tazminat talebinin kabulüne, a)20.000 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 19.03.2014"ten itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen mesul davalılardan alınarak davacılara verilmesine, b)203.852,30 TL maddi tazminatın ıslah tarihi olan 15.12.2015"ten itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen mesul davalılardan alınarak davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 40.000 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 19.03.2014"ten itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen mesul davalılardan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Dava, küçüğün haksız eyleminden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 369. maddesine dayanılarak ev başkanı sıfatıyla küçüğün annesi ve babası aleyhine küçük adına velayeten açılmıştır.
HMK.nın 266. ve devamı maddeleri uyarınca; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hâllerde hâkim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK.nun 278-279. maddesine göre, bilirkişi raporu; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.
Mahkemece maddi tazminat miktarının belirlenmesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporu, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenlerin bilimsel verilere uygun gösterilmemesi, talep edilen bedelin hangi usullere göre hesaplandığının ayrıntılarıyla açıklanmaması, açıklayıcı ve ayrıntılı bir hesaplamanın yapılmamış olması nedeniyle, hüküm kurmaya yeterli ve Yargıtay denetimine elverişli değildir.
O halde mahkemece; maddi tazminat miktarının hesaplanması konusunda uzman üç kişiden oluşacak bilirkişi heyetinden ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine açık rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz ve denetime elverişsiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-)Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi (BK.nun 47.maddesi) hükmüne göre; hakimin, özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K"nun 4.maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir. ( Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları )
Somut olayda; manevi tazminat yönünden, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, olayın oluş şekli, niteliği, olay tarihi, günün ekonomik koşulları ve yukarıda açıklanan ilkeler nazara alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının biraz fazla tayin olduğu açıktır.
O halde, mahkemece; hakkaniyete uygun olarak daha az miktarda bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.