16. Hukuk Dairesi 2020/8401 E. , 2020/6280 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yörede 1962 yılında yapılan Kadastro sırasında ... ili , Merkez İlçesi, ... Köyü 101 ada 18 ve 20 parsel sayılı 10.016,57 m2 ve 16.996,91 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, 1942 tarihli ve 345 ve 711 numaralı iskan tapuları uygulanarak tarla niteliğinde davalı hazine ve gerçek kişiler adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ... İdaresi vekili, 12/03/2015 havale tarihli dava dilekçesi ile, çekişmeli taşınmazların bir kısmının kesinleşen orman sınırı içinde kaldığını, öncesi itibarıyla ve halen de eylemli orman niteliğinde olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, şerhlerin terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu 101 ada 18 parsel sayılı taşınmazın 26.04.2016 havale tarihli bilirkişi rapor ve krokisinde (b) harfi ile belirtilen 3801,88 metrekare kısmının; 101 ada 20 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile belirtilen 4704,28 metrekare kısmının ve (C) harfi ile belirtilen 5631,68 metrekarelik kısmının tapu kayıtlarının iptali ile ve orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline, taşınmazlar üzerindeki tüm şerhlerin terkinine, davacının meni müdahale talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalılardan ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre; yörede orman kadastrosu ilk defa 1946 yılında yapılarak ilan edilmiş, daha sonra 1991 yılında aplikasyon, 2/B madde uygulaması ve evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu yapılmıştır. Dava kesinleşmiş tahdite ve taşınmazların öncesinin ve eylemli durumlarının orman olduğu iddiasına dayalı açılmıştır. Bu nedenle taşınmazın 3116 sayılı Kanuna göre 1946 yılında yapılan orman tahditine ve 6831 sayılı Kanuna göre 1991 yılında yapılan orman kadastrosuna göre konumlarının, orman kadastro tutanakları ve orijinal orman kadastro haritaları usulünce uygulanarak kesin bir şekilde belirlenmesi gerekir. Uzman orman ve fen bilirkişileri 18 parsel sayılı taşınmazın (B) harfiyle gösterilen bölümü ile 20 parsel sayılı taşınmazın (A) ve (C) harfleriyle gösterilen bölümlerinin Devlet Ormanı sınırları içinde olduğunu bildirmişlerdir. Ne var ki, eldeki davada taşınmazların orman sınırları içinde kaldığı bildirilen bu bölümlerinin 1946 yılında yapılan tahdite göre konumları ile 1991 yılında yapılan orman kadastrosundaki durumları denetlenememektedir. Zira, bir örneği dosyada olan 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahditinde, orman hattı 20 numaralı parselin ortasında görünüyorken, bilirkişilerin çakıştırmasında orman hattının parseli üçe bölüyor şekilde gösterilmiştir. Yine 18 numaralı parselin tahdite göre konumu da denetlenememektedir. Ayrıca 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahditine dair çalışma tutanakları uygulanmadığı için, orijinal haritada gösterilen boşlukların ne anlama geldiği, örneğin 41 ve 42 numaralı boşlukların orman içinde kalan yerleri mi, yoksa orman sınırları dışında bırakılan yerleri mi ifade ettiği, 18 ve 20 numaralı taşınmazların bir kısmının bulunduğu boşlukların ne olduğu anlaşılmamaktadır. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, mahkemece doğru sonuca ulaşılabilmesi için, yörede yapılan orman kadastrosuna dair tutanaklar (işe başlama, çalışma, işi bitirme, sonuçlandırma, sonuçların askı ilanı, 3116 sayılı kanuna göre yapılan orman tahdit haritası ile 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulamasına dair orijinal renkli haritalar) eksiksiz bir şekilde Orman İdaresinden, 1946 tarihine en yakın hava fotoğrafları da Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek, önceki keşiflerde görev yapmamış ve halen bakanlık bünyesinde çalışmayan orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ile bir harita mühendisi bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara ayrı ayrı iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.