16. Hukuk Dairesi 2020/8357 E. , 2020/6278 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacılar vekili, 12.05.2009 havale tarihli dilekçesi ile ...,... "de bulunan 50 yıldır zilyedliklerinde olan 23894 metrekare taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kadastro harici bırakıldığını belirterek, davacılar adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Orman İdaresi 17.10.2011 tarihli dilekçesiyle, taşınmazların orman sayılan kısımlarının bu nitelikle Hazine adına tesciline, el atmanın önlenmesine karar verilmesi istemiyle müdahil olmuştur.
Mahkemece, yargılama sırasında yörede yapılan kullanım kadastrosunda davaya konu taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlenerek 38, 39, 40 ve 41 numaraları aldığı ve 2/B parselleri içinde kaldığı belirlendikten sonra, 38 parsele ilişkin davanın feragat nedeniyle reddine, eylemli orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, Orman İdaresinin taşınmaza ilişkin el atmanın önlenmesi isteminin reddine, 39, 40 ve 41 parsellere ilişkin davanın kabulüne, davacılar adına ayrı ayrı tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından taşınmazların paylı tescil edilmesi gerektiği itirazıyla; davalı Hazine tarafından 39, 40 ve 41 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak ve müdahil Orman İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 38 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hüküm ise temyize konu edilmediğinden kesinleşmiştir.
Dava konusu taşınmazların 3116 sayılı Kanun"a göre 1949 yılında yapılan orman tahditinde orman sınırları içindeyken 2012 yılında 6831 sayılı Kanun"un 2/B maddesi uyarınca yapılıp ilan edilen çalışmada Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ve 2015 yılında yapılan kullanım kadastrosunda kadastro tutanağı düzenlenen yerlerden oldukları belirlenmiştir. Davacı gerçek kişiler yönünden orman kadastrosuna itiraz süresi dava tarihi itibariyle çoktan geçtiğine, davacılar kesinleşmiş orman sınırı içinde kalan yere yönelik kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının yararlarına gerçekleştiği iddiasıyla tescil talebinde bulunduklarına, Anayasa"nın 169. maddesi uyarınca ormanlar özel mülkiyete konu olamayacağına ve bu nedenle de zamanaşımı ile mülk edinilemeyeceğine göre 39, 40 ve 41 sayılı parsellerde davacılar lehine edinme koşullarının gerçekleştiğinin kabulü mümkün bulunmamaktadır. Ancak öte yandan Orman İdaresi taşınmazların fiilen orman vasfında olduğunu öne sürerek davaya katılmış olduğuna göre davası aynı zamanda 2/B’ye itiraza ve gerçek kişiler yönünden ise kullanım kadastrosuna itiraza dönüşmüştür. 6831 sayılı Kanun"un 11. maddesi uyarınca orman kadastro komisyonu işlemlerine karşı açılan davalara bakma görevi kadastro mahkemesinindir. Keza, 3402 sayılı Kanun"un 25. ve aynı Kanun"un 26. maddelerindeki düzenlemeler uyarınca kadastro mahkemeleri, dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmesi halinde ve askı ilân tarihleri içinde açılacak davalarda da görevlidir.
Hal böyle olunca, mahkemece; mülkiyete yönelik dava yönünden davanın reddine karar verilmesi; 2/B madde uygulamasına ve kullanım kadastrosuna itiraz yönünden kadastro mahkemesi görevli olduğundan bu yönlere ilişkin dava tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, açıklanan nedenle davacıların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Hazine ve Orman İdaresinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.