8. Hukuk Dairesi 2009/5662 E. , 2010/479 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Toslak Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair... 3.Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 05.05.2009 gün ve 312/210 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, miras yolu ile intikal, taksim ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı paydaşı olduğu 2171 parselin devamında yer alan taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, kazanma koşullarının gerçekleşmediğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, teknik bilirkişinin 29.1.2009 tarihli rapor ve krokisinde A harfi ile gösterilen 1403,25 m2 taşınmaz bölümünün davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazısına göre, dava konusu taşınmazın 1982 yılında yapılan kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakıldığı, hangi sebeple tespit dışı bırakıldığının belirlenemediği bildirilmiştir.Uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümünün davacının babası ...’in tapulu taşınmazı ile birlikte tasarrufunda bulunurken ölümü üzerine mirasçıları arasında yapılan taksimle davacıya bırakıldığının, ekin ekilerek zilyet olunduğunun yerel bilirkişi ve tanıklar, tarım arazisi niteliğinde bulunduğunun ziraatçı bilirkişi tarafından ifade edilmesi üzerine yazılı şekilde karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Kural olarak, tespit dışı bırakılan bir taşınmazın koşulları oluştuğu takdirde kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesi mümkün bulunmaktadır. Somut olayda, niza konusu taşınmaz bölümünün neden tespit dışı bırakıldığı yeterince araştırılmamıştır. Dava konusu taşınmazın yer aldığı orijinal kadastro paftasının, komşu 2171 parsele ait kadastro tutanağı ve dayanak kayıtların getirtilmesi, teknik bilirkişi, ziraatçı uzman bilirkişi ve usulüne uygun şekilde çağrılacak yerel bilirkişi ve tanıklarla birlikte mahallinde yeniden keşif yapılmak suretiyle öncelikle dava konusu taşınmazın kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılma sebebinin orijinal paftanın inceletilmesi, komşu parsele revizyon gören kayıtlar ve beyanlarla belirlenmeye çalışılması, ondan sonra nizalı taşınmazın belirlenecek tespit dışı bırakılma sebebine göre kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı üzerinde durulması gerekir.
Öte yandan, dava konusu taşınmazın güneyinde yer alan taşınmaz bölümü için dava dışı üçüncü kişi tarafından açıldığı bildirilen... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/ 358 Esas sayılı dosyasının da getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde nazara alınması gerekir.
Bundan ayrı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Anılan hüküm gözönünde tutularak davacının bağımsız zilyetliği yirmi yıla ulaşmadığından 26.07.1972 tarihinden sonra davacı, miras bırakanı-babası ve diğer mirasçılar adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, açılmış dava olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi, ayrıca 5403 sayılı Yasayla değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/2.fıkrasına göre kuru-sulu araştırmasının yapılması, ondan sonra toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasa hükümlerine aykırı bulunan hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.