16. Hukuk Dairesi 2020/8330 E. , 2020/6276 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
... İli ... İlçesi ... Köyü"nde bulunan ... numaralı kök parsel sayılı taşınmaz, 1962 yılında yapılan tesis kadastrosunda gerçek kişiler adına tespit ve tescil edilmiş, 1993 yılında ifraz edilmesiyle birden fazla parsele bölünmüş, kök parselden gelen eldeki davaya konu 166 ada 9 parsel sayılı taşınmaz kargir apartman niteliğinde kişiler adına kayıtlıyken, Hazinenin 1998 yılında asliye hukuk mahkemesinde, taşınmazın 1944 yılında 3116 sayılı kanuna göre yapılan orman tahditinde orman sınırları içindeyken 1982 yılında 1744 sayılı Kanun"un 2. maddesine göre yapılan çalışmada Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu iddiasıyla açtığı tapu iptali ve tescil davasının yargılaması sonucunda, Yargıtay temyiz denetiminden geçerek 08.07.2008 tarihinde kesinleşen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 30.12.2005 tarihli ve 2004/452 Esas, 2005/417 Karar sayılı ilamı ile gerçek kişiler adına olan tapu kaydı iptal edilerek Hazine adına tescil edilmiştir. Mezkur davada hüküm tarihinden sonra, kesinleşmeden önceki tarihte dava konusu 166 ada 9 parsel sayılı parselin 40/344 arsa paylı, 2. kat, bağ. Bölüm no:8 sayılı yer mesken niteliğindeki bölümü ise önceki malikleri ...,...,... ’nin hisselerini satışı sonucu 17.07.2007 tarihinde ... adına tescil edilmiştir. Davacı ... vekili 23.10.2012 havale tarihli dava dilekçesi ile bağımsız bölüm 8 numaralı taşınmazın 6292 sayılı Kanun uyarınca tapu malikine iade edilmesi gereken taşınmazlardan olduğunu, yörede 5831 sayılı Yasa"nın 8. maddesi ile değişik 3402 sayılı Yasa"nın 4. maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosunda önceki maliklerin zilyet olarak şerh verildiğini ileri sürerek taşınmaz üzerinde davalı kişiler adına oluşturulan zilyetlik ve hak sahipliği tespit tutanağının iptaline, tapunun beyanlar hanesindeki davalı kişiler adına işlenen hak sahipliği şerhinin terkinine, davacı adına "hak sahipliği" şerhinin işlenmesine karar verilmesini istemiş, daha sonra 14.07.2014 tarihli dilekçesiyle davasını tamamen ıslah ettiğini bildirerek, kademeli olarak çekişmeli taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde (değer veya miktar belirtmeden) taşınmazın değerinin yasal faiziyle birlikte davalılardan tazminini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; dava konusu edilen ... ili ... İlçesi ... Beldesi 166 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 40/344 arsa payla 2. kat 8 numaralı bağımsız bölümün kullanım kadastrosu esnasında davalı kişiler adına oluşturulan zilyetlik ve hak sahipliği tespit tutanağının iptaline, tapunun beyanlar hanesindeki davalı kişiler adına işlenen hak sahipliği şerhinin terkinine, davacı ... adına hak sahipliği şerhinin işlenmesine karar verilmiş, davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescili talebinin, yapılacak işlemin idari işlem olması nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabul kısmen reddine dair kurulan hüküm usul ve yasaya aykıdır. Şöyle ki, bilindiği ve 6100 sayılı HMK’nın 33 (1086 sayılı HUMK’nun 76.) maddesinde düzenlendiği üzere hukuki tavsif (niteleme) ve uygulanacak kanun maddesinin tespiti, hâkime aittir. Somut olayda, dava dilekçesindeki izahat bir bütün olarak değerlendirildiğinde davanın 6292 sayılı Kanun"un 7/1- a maddesi uyarınca taşınmazın bedelsiz iade talebine dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından taşınmazın bulunduğu yörede kullanım kadastrosu yapıldığı ancak davaya konu 9 parsel sayılı taşınmaz hakkında işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır. Yörede güncelleme çalışması yapılmamıştır. Dosyada hak sahipliği tutanağı şeklinde bir belge yoktur. Tapu kaydında zilyetlik ya da hak sahipliği şerhi bulunmamaktadır. Davacı gerçek kişi 6292 sayılı Kanun uyarınca taşınmazın bedelsiz iade koşullarının oluştuğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmaktadır. Hal böyleyken, Mahkemece tapu iptal ve tescil isteminin idari işlem niteliğinde olduğu gerekçesiyle reddine, hak sahipliği tutanağının iptaline, tapunun beyanlar hanesindeki davalı kişiler adına işlenen hak sahipliği şerhinin terkinine, davacı adına "hak sahipliği" şerhinin işlenmesine karar verilmesi doğru değildir. Dosyaya yansıdığına göre davacı gerçek kişi iade için idareye başvurmuş; idarece, taşınmazın hazinenin açtığı dava tarihinde kayıt malikinin davacı gerçek kişi olmayıp farklı gerçek kişiler olduğu, adı geçen önceki malik gerçek kişilerin iade talebinde bulunmaları halinde ancak talebin değerlendirilebileceği gerekçesiyle reddedilmiştir. Dolayısıyla mahkemenin 6292 sayılı Yasa"nın 7. maddesinin uyarınca davacı gerçek kişiye iade koşullarının oluşup oluşmadığını değerlendirmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle dosya kapsamına uymayan hüküm kurulmuştur. Ne var ki, hükümden sonraki tarihte yayınlanarak yürürlüğe giren, 04.07.2019 tarihli ve 7181 sayılı Kanun"un 22. maddesiyle 6292 sayılı Kanun"a eklenen Geçici 8. madde düzenlemesi uyarınca (6292 sayılı Kanun"un) 7. madde(si) kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının ve kayıt maliklerinin farklı kişiler olması nedeniyle satın alma veya iade hakkından yararlanamayanlar, 31.12.2020 tarihine kadar müracaatları halinde 6292 sayılı Yasa"nın 6/12 veya 7/4 maddesi hükümlerinden yararlandırılacaklardır. Davacı gerçek kişi 8 numaralı bağımsız bölümün taşınmazın tapu kaydının iptali neticesini doğuran ilam tarihinden sonra ancak infaz edilmesinden önce satın alma yoluyla tapu maliki olduğuna göre geçici 8. maddesi kapsamında bir başvurusunun bulunup bulunmadığı, bu haktan faydalandırılıp faydalandırılmadığı ve yapılan işlemlerin sonucu araştırılarak, dava doğru tavsif edilip, tarafların delilleri de toplanıp değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğiyle hükmün bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür. Açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.