Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı ve geçerli bir nedene dayanılmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve yasal sonuçlarına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece emsal nitelikte olduğu kabul edilen Adana 2. İş Mahkemesinin 2010/223 esas sayılı dosyasındaki bilirkişi raporundaki tespitlere dayanılarak davacının iş sözleşmesi ekonomik kriz nedeniyle sona erdirildiği halde yeni işçi alındığı, davacıya başka bir birimde iş önerilmediği, işverence feshin son çare olması ilkesine uyulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18.maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda davacının iş sözleşmesi tüm dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik krizin kulübü de olumsuz olarak etkilemesi ve bu kapsamda tensikat zorunluluğu doğması gerekçesiyle feshedilmiştir. Davalı vekili davaya cevap vermemiş, delil bildirmemiş ancak mahkemece istenen belgeler davalı işverence gönderilmiştir. Davacı vekili emsal nitelikte olduğunu bildirdiği Adana 2. İş Mahkemesinin 2010/223 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunu delil olarak sunmuş, mahkemece anılan dosyanın emsal niteliğinde olduğu kabul edilmiş, o dosyanın bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelere dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Adana 2. İş Mahkemesinin 2010/223 esas 2010/613 karar sayılı dosyasında verilen karar Dairemizin 2011/5497 esas sayılı dosyasında incelenmiş ve davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde sunduğu delil ve belgeler değerlendirilerek üçlü bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir. Bilirkişi raporu karara dayanak yapılan emsal dosyada verilen karar eksik inceleme nedeni ile bozulduğuna göre; o dosyadaki bilirkişi raporunun artık bu davada hükme dayanak kılınması mümkün değildir. Bu durumda davalı itirazlarının karşılanması bakımından ya sözü edilen emsal dosyada alınacak bilirkişi raporu getirtildikten ya da mahkemece oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınıp diğer delillerle birlikte bir değerlendirmeye tabi tutulduktan sonra karar verilmek üzere hükmü bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, emekli olup sonradan çalışmaya devam eden davacının işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının dört aylık ücreti tutarında belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde sekiz aylık olarak belirlenmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.