22. Hukuk Dairesi 2016/18668 E. , 2019/17239 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 20.05.2009 tarihinden itibaren PTT Posta İşleme Merkezinde motorize dağıtıcı olarak ara vermeden kesintisiz olarak 22.11.2013 tarihine kadar çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız ve ihbarsız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, husumet ve zamanaşımı itirazında bulunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu davacının fazla mesai yapıp yapmadığı ve fazla mesai süresinin hesaplanması noktasındadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, davacının davalı işyerinde motorize dağıtıcı olarak çalıştığı sabit olup, davacı, dava dilekçesinde haftanın 6 günü 08.00-20.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmiştir. Dosya kapsamında yer alan 28.07.2015 tarihli kök raporda, davacının çalışmasının işin niteliği gereği günlük 9 saati aşamayacağı kabul edilerek haftanın 6 günü, günde 9 saat çalışma ile haftalık 9 saat fazla çalışma ücreti karşılığı toplam 14.716,39 TL hesaplanmış, takdiri mahkemeye ait olmak üzere %30 indirimli miktarın ise 10.301,48 TL olduğu ifade edilmiştir. Taraf vekillerinin itirazı üzerine 05.02.2016 tarihli ek bilirkişi raporu kapsama alınmış; bu raporda davacının talebi doğrultusunda, davacının haftanın 6 günü 08.00-20.00 saatleri arasında çalıştığı, 1,5 saat ara dinlenme kullandığı kabul edilmek suretiyle haftalık fazla çalışmanın 18 saat olduğu; bunun da kök rapordaki hesaplamanın iki katına tekabül ettiği gerekçesiyle fazla çalışma ücretinin kök rapordaki hakkaniyet indirimli miktar olan 10.301,48 TL’nin iki katı olmak üzere toplam 20.602,96 TL olduğu ifade edilmiştir. Davacı tarafından ise, 28.03.2016 tarihli ıslah dilekçesi ve ekindeki açıklayıcı beyan dilekçesinde, ek raporun özensiz ve elverişsiz nitelikte olduğunu, raporun elverişsiz olması karşısında ıslahın bu miktar üzerinden yapılmadığını, kök raporda bilirkişi tarafından araştırmalar neticesinde elde edildiği ileri sürülen 08.00-18.00 saatleri esas alınarak, davacının haftanın 6 günü 08.00-18.00 saatleri arasında ara dinlenme vermeksizin çalıştığı kabul edilerek ve ıslah zamanaşımı defi dikkate alınarak fazla çalışma ücretinin 14.470,90 TL olduğu ifade edilmiştir. Mahkeme ilamının gerekçesinde, kök rapor ve ek raporun gerekçeli, denetlenebilir ve dosya kapsamına uygun görüldüğünden hükme esas alındığı, davalı vekilince ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def"inde bulunulmuş ise de, davacı vekilince ıslah tarihinden geriye doğru 5 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınarak ıslah dilekçesi verilmiş olduğundan dolayı fazla mesai alacağı yönünden ek rapor alınmasına gerek duyulmadığı ifade edilerek fazla çalışma ücreti ıslah dilekçesindeki gibi brüt 14.470,90 TL olarak hüküm altına alınmıştır. Ancak, yukarıda ifade edildiği üzere kök rapor ve ek rapordaki fazla çalışmaya ilişkin hesaplamalar farklı olup, her iki raporun esas alındığının belirtilmesi çelişkili olmuştur. Her ne kadar mahkeme ilamının gerekçe kısmında fazla çalışma ücretinin 20.602,96 TL olarak belirtildiği ifade edilerek, fazla çalışma ücreti bakımından ek rapora, diğer alacaklar bakımından kök rapora atıfta bulunulmuş ise de, ek raporun da usulüne uygun ve denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan, davacı vekilince ıslah dilekçesinde kabul edildiği belirtilen çalışma saatleri dahi bu raporlardan farklıdır. Üstelik davacı vekili, davacının hiç ara dinlenme kullanmaksızın çalıştığını kabul ederek hesaplama yaptığını belirtmiş olup; bu husus kanuna, Dairemiz içtihatlarına ve hayatın olağan akışına aykırıdır. Ayrıca davacı tarafından ıslah zamanaşımı itirazının dikkate alındığı ifade edilmiş ise de, zamanaşımının neye göre belirlendiği hususu da anlaşılamamaktadır. Islah dilekçesinde belirtilen ve hüküm altına alınan miktarın hakkaniyet indirimli miktar olup olmadığı da açık değildir. Dolayısıyla fazla çalışma ücreti bakımından kurulan hüküm, çalışma süreleri, hesaplamaya esas alınan dönem, ücret, zamanaşımının başlangıcı, hakkaniyet indirimi gibi hususların açıkça anlaşılamaması nedeniyle denetime elverişli değildir. Belirtilen hususlara göre, fazla çalışma ücretinin, denetime elverişli bir hesaplama yapılarak gerekirse yeniden denetime elverişli rapor aldırılmak suretiyle hesaplanması ve verilecek kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde olması gerekmektedir. Aksi şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.