16. Hukuk Dairesi 2016/17275 E. , 2020/6272 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “dava konusu taşınmaz 25.02.1993 tarihinde genel mahkemede davalı olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edildiğine göre, tutanakta sözü edilen Asliye Hukuk Mahkemesinin 985/438 Esas sayılı dava dosyasının bulunması, tutanakla birleştirilmesi ve taraf teşkili sağlandıktan sonra davaya bakılması gerektiği, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinin taşınmaz hakkında kadastro tutanağının düzenlenmesiyle sona erdiğinden Asliye Hukuk Mahkemesince 27.01.1994 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin yok hükmünde olduğu, kadastro tutanağının düenlenmesiyle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinin sona erdiğinden elindeki davayı Kadastro Mahkemesine aktarması gerektiği, ne varki Asliye Hukuk Mahkemesinin dava dosyasının gereği gibi araştırılmadığı belirtilerek, bu dosyanın yeniden araştırılarak dosyadaki cevabı yazıya göre Asliye Hukuk Mahkemesine ait dava dosyasının Kadastro Mahkemesindeki dava konusu parsellerle ilgili dava dosyalarına gönderildiği anlaşıldığından bu nedenle durumun hem Kadastro Müdürlüğü, hem Tapu Sicil Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulması, ayrıca Kadastro Mahkemesine ait dava dosyaları incelenerek Asliye Hukuk Mahkemesine ait dosyanın bulunup bulunmadığının belirlenmesi, dosyanın bulunmaması halinde Asliye Hukuk Mahkemesinin dava dosyasının ihya edilmesi, ihya edilen dava dosyasının tutanakla birleştirilmesi ve taraf teşkilinin sağlanmasından sonra tarafların iddia ve savunmalarına göre delilleri toplanarak varılacak sonuca göre hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacı ... "in 104 ada 2 parsel sayılı taşınmaza yönelik açtığı davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 104 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 21.02.2001 havale tarihli fen bilirkişisi tarafından hazırlanan rapor ve eki haritada (2/A) harfi ile gösterilen 19.500 metrekare yüzölçümündeki bölümünün miras payları oranında hüküm yerinde adı geçen ... mirasçıları ... ve arkadaşları adlarına, (2/B) harfi ile gösterilen 32.000 metrekare yüzölçümündeki bölümünün Hazine adına tapuya tesciline, Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1985/438 Esas sırasına kayıtlı olup Kadastro Mahkemesine aktarılan davada davacıların davasının reddi ile, çekişmeli 123 ada 40, 41, 48 parsel sayılı taşınmazların ..., 123 ada 43 parsel sayılı taşınmazın ..., 123 ada 50, 51 ve 52 parsel sayılı taşınmazların ..., 123 ada 58 parsel sayılı taşınmazın ..., 123 ada 59 parsel sayılı taşınmazın ..., 123 ada 89 parsel sayılı taşınmazın ..., 123 ada 90 parsel sayılı taşınmazın ..., 123 ada 92, 98, 101 parsel sayılı taşınmazların ..., 123 ada 94 parsel sayılı taşınmazın ..., 123 ada 96 ve 97 parsel sayılı taşınmazların ..., 123 ada 102 parsel sayılı taşınmazın ..., 123 ada 111 parsel sayılı taşınmazın ..., 123 ada 112 parsel sayılı taşınmazın ..., 125 ada 37 parsel sayılı taşınmazın ... , 125 ada 40 parsel sayılı taşınmazın ..., 125 ada 41 parsel sayılı taşınmazın ..., 125 ada 42 parsel sayılı tşınmazın ..., 125 ada 44 parsel sayılı taşınmazın ..., 125 ada 94, 97 ve 112 parsel sayılı taşınmazların ..., 125 ada 156 parsel sayılı taşınmazın ... adlarına ayrı ayrı tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve arkadaşları vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kadastro sırasında, genel mahkemelerde mülkiyete ilişkin davaya konu olan taşınmazlar 3402 sayılı Kanunu"nun 5. maddesi uyarınca malik haneleri açık olarak tespit edildikten sonra tutanak ve ekleri Kadastro Mahkemesine gönderilir. Haklarında, tespit gününden önce genel mahkemede mülkiyete ilişkin dava bulunan taşınmazların kadastro tespitleri sırasında malik hanelerinin doldurulması, hukukça değer taşımamaktadır. Bu tür taşınmazlar hakkında genel mahkemelerin görevi, 3402 sayılı Yasa"nın 27. maddesi uyarınca, taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağı tanzim edildiği tarihte sona erer ve davanın Kadastro Mahkemesine aktarılması gerekir. Kadastro Mahkemelerince, aktarılan davalarda, re"sen araştırma ilkeleri çerçevesinde yargılama yapılarak gerçek hak sahibi yararına tescile ilişkin karar verilmesi zorunludur. Somut olayda dava konusu 104 ada 2, 123 ada 40, 41, 48, 50, 51, 52, 89, 90, 92, 94, 96, 97, 98, 101, 102, 111, 112, 125 ada 37, 40, 41, 42, 43, 44, 94, 97, 112 ve 156 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 5. maddesi gereğince davalı olduğundan söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle, 123 ada 43, 58 ve 59 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti ise malik haneleri doldurulmak suretiyle yapılmıştır. Kadastro Müdürlüğü"nün 30.12.1993 tarihli yazısı ile, tüm taşınmazların davalı olduğu belirtilmek suretiyle tutanaklar 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 5. maddesi gereğince Kadastro Mahkemesine devredilmiştir. Ne var ki Mahkemece, aktarılan davaya konu edilen taşınmaz ya da taşınmazların hangi taşınmaz ya da taşınmazlar olduğu, yani, ada ve parsel numaraları duraksamaya meydan vermeyecek biçimde aktarılan davanın kapsamı sağlıklı biçimde belirlenmemiş ve taşınmazlar hakkında yöntemine uygun şekilde 30 günlük askı ilanı yapılmamıştır. Aktarılan davanın kapsamı belirlenip taşınmazların askı ilanı yapılmadıkça ve 3402 sayılı Yasa"nın 11. maddesinde öngörülen 30 günlük ilan süresi dolmadıkça duruşmaya başlanması olanaksızdır.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, mahallinde yerel bilirkişiler ve tanıklarla fen bilirkişinin eşliğinde keşif yapılarak, aktarılan Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1985/438 Esas sayılı dava dosyasında davanın dayanağı olan dava dilekçesi ve eki belgeler ayrıntılı biçimde okunup anlatılmak suretiyle davaya konu edilen taşınmazların hudutlarının zeminde yerel bilirkişi ve tanıklarca ayrı ayrı gösterilmesi istenilmeli, bu yolla aktarılan davaya konu edilen taşınmaz ya da taşınmazların hangi taşınmaz ya da taşınmazlar olduğu, ada ve parsel numaraları duraksamaya meydan vermeyecek biçimde belirlenmeli, bu yolla aktarılan davanın kapsamı sağlıklı biçimde saptanmalı, aktarılan davanın kapsamında kalıp kadastro tespitlerinin yanılgı ile kesinleşmiş olduğu anlaşılan taşınmazlar var ise, sözü edilen taşınmazların kadastro tespitlerinin kesinleştirilmesinin hukuksal bir değer taşımayacağı düşünülmeli, aktarılan davanın kapsamında kalan taşınmazlar belirlendikten sonra taşınmazlarla ilgili, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 11 ve 27. maddelerinde öngörülen şekilde yöntemine uygun olarak askı ilanı yapılmalı, askı ilan tutanakları dosya arasına konulmalı ve askı ilan süresi dolduktan sonra davaya devam edilmelidir. Aktarılan davanın kapsamı dışında kalıp da hakkında askı ilan süresinde açılmış dava bulunmayan taşınmazların tutanak asılları ve eklerinin ise kadastro işlemlerinin olağan usullere göre tamamlanması için Kadastro Müdürlüğüne iade edilmesi gerektiği düşünülmelidir. Öte yandan, dava konusu 123 ada 102 parsel sayılı taşınmaz hakkında, Adıyaman Kadastro Mahkemesi’nin 20.06.2001 tarih ve 2002/2 Esas, 2001/26 Karar sayılı dava dosyasında ... adına tescil hükmü kurulmuş ve bu taşınmaz tapuya tescil edilmiş ise de, taşınmaz hakkında tescil hükmü kurulan dava dosyasında aktarılan davanın tarafları yer almadığından tutanağın kesinleştiğinden söz edilemez. Bu nedenle, 123 ada 102 parsel sayılı taşınmazın aktarılan davanın kapsamı içinde kaldığının anlaşılması halinde, taşınmazın tutanak aslının Tapu Müdürlüğünden istenilmesi ve taşınmaz hakkında lehlerine tescil hükmü kurulan şahısların da taraf olarak eldeki davada yer almaları sağlandıktan sonra, bu taşınmazla ilgili eldeki dava yönüyle yargılama yapılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir. Mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.