11. Hukuk Dairesi 2018/2116 E. , 2019/4039 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 06/04/2017 tarih ve 2011/583-2017/609 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacılar vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirket eski çalışanı ..."ın şirket imza yetkililerinin imzasını taklit ederek davalı banka şubesinden çek karnesi aldığını ve muhtelif meblağ ve tarihlerde keşide ederek çekleri tedavüle çıkardığını, bankalara çekler için ödemeden men talimatı verildiğini, çek üzerindeki imzaların karşılaştırılmasının talep edildiğini, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, çekler nedeniyle davacının birçok dava açmak zorunda kaldığından zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 YTL maddi tazminat ve 125.000,00 YTL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, şirketin banka hesaplarından ödemede bulunulması, şirkete ait internet bankacılığı şifresinin teslim edilmesi, şirkete ait çek karnesinin teslim edilmesine yönelik şirket kaşesi ve imzasını içeren yazılı talimatlar çerçevesinde birçok bankacılık işlemlerinin yapıldığını, bahse konu bankacılık işlemleri yönünden taraflar arasında teamül oluştuğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamada iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirket yetkilisi dışındaki kişilerce işlem yapılması hususunda taraflar arasında süregelen bir uygulamanın mevcut olduğu, ancak davalı bankanın faksın alınması üzerine davacı şirketi aramak suretiyle talebi teyit edilmesi gerektiği, olayda bankanın %25 oranında kusurlu olduğu, davacı şirket zararının toplam 39.503,20 TL olarak tespit edildiği gerekçesiyle davalı banka şubesi aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı banka aleyhine açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 9.875,80.TL"nin dava tarihi olan 11/09/2007 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı banka vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, davalı banka tarafından davacı şirkete ait çek karnesinin yetkisiz 3. kişiye verildiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı şirkette sekreter olarak çalışan dava dışı ...’ın, şirket temsilcisinin imzasını sahte olarak atmak suretiyle davalı bankaya çek karnesi hazırlayarak dava dışı Filiz isimli kişiye teslim edilmesi talimatını faks yoluyla davalı bankaya gönderdiğini, davalı bankanın talimat gereğini yerine getirerek çek karnesini teslim ettiği, çekler nedeniyle dava dışı kişilere karşı açılmak zorunda kalınan menfii tespit davaları nedeniyle zarara uğradığını ileri sürmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı zararı 39.503,20 TL olarak hesaplanmış, davalı banka vekili zarar miktarına yönelik olarak rapora itiraz etmiştir. 24/08/2016 tarihli bilirkişi raporunda karşı ve davacı taraf vekalet ücreti ile yargılama masraflarına ilişkin bedeller toplanarak zarar miktarı hesaplanmışsa da, zarar iddiasına konu yargılama dosyalarında dosya davacısının taraf sıfatı, yargılama konusu, leh ya da aleyhe vekalet ücreti veya yargılama masrafı verilmiş olup olmadığı raporda değerlendirilmemiştir. Örneğin, dosya içinde yer alan İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/50-2011/5 sayılı kararda davacı şirketin dosya davalısı olarak yer aldığı, davanın reddine karar verilip lehine 1.100 TL vekalet ücretine hükmedildiği, aynı şekilde Adana 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/823-2010/64 sayılı dosyasında davacı şirketin dosya davacısı olarak yer aldığı ve davanın kabulüne karar verilerek lehine 330 TL vekalet ücretine hükmedildiği, anılan dava dosyalarından davacı lehine hüküm altına alınan vekalet ücretlerinin de huzurdaki dava yönünden zarar kalemi olarak değerlendirildiği görülmüştür. Mahkemece, yazılı şekilde karar verilmişse de, davacının zarar iddiasına konu ilgili yargılama dosyalarından verilen kararlarda yargılama masraf ve vekalet ücretlerinin karşı taraftan tahsiline yönelik hüküm bulunup bulunmadığı, karşı taraftan tahsiline ilişkin hüküm bulunmakta ise bunlara yönelik alacak taleplerinin davacı yönünden sebepsiz zenginleşme oluşturup oluşturmayacağı, leh ve aleyhe hüküm altına alınan meblağların ödenip ödenmediği yönünde inceleme yapılmamış ve bu yönde ek rapor da alınmamıştır. Bu durumda, mahkemece bilirkişilerden hüküm kurmaya ve hükmü denetlemeye elverişli, davalı bankanın somut itirazlarını da karşılayan bir ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı banka vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı banka vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin kabulü ile kararın davalı banka yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı bankaya iadesine, 22/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.