Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/24159 Esas 2018/8896 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/24159
Karar No: 2018/8896
Karar Tarihi: 03.10.2018

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/24159 Esas 2018/8896 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davalıya borç veren davacı, ödeme yapılmadığını ileri sürerek 7.210,95 TL borcun faiziyle tahsil edilmesi için dava açmıştır. Mahkeme davacının haklı olduğunu kabul etmiş ancak davalı temyiz etmiştir. Davalı, gönderilen cüzi miktarların borç niteliğinde olmadığını savunmuştur. Mahkeme ise davacının banka işlemleri aracılığıyla alacaklı olduğunu tespit etmiştir. Ancak davalı gönül ilişkisi süresince yapılan ödemelerin bağış niteliğinde olduğunu, borç olarak verilmediğini savunmuştur. İspat yükü davacıdadır ve miktar itibarıyla tanık dinlenmesi mümkün değildir. Borçlar Kanunu'nun 102. maddesine göre ödeme, açıklık bulunmadığı durumda muaccel bir borç için yapılmış sayılır. Bu durumda davacının ispatlayamadığı davanın reddedilmesi gerekirken, mahkeme hatalı bir karar vermiştir. Kararın bozulmasına karar verilmiştir. Kanun maddeleri arasında Borçlar Kanunu'nun 102. maddesi yer almaktadır ve ödeme, açıklık bulunmadığı durumda muaccel bir borç için yapılmış sayılır.
13. Hukuk Dairesi         2016/24159 E.  ,  2018/8896 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı, davalı ile gönül ilişkileri olduğunu, davalıya muhtelif tarihlerde banka işlemleri aracılığıyla toplam 7.210,95 TL borç verdiğini, ayrıldıktan sonra bu borcun ödenmediğini ileri sürerek, 7.210,95 TL"nin davalıdan faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, gönderilen cüzi miktarların borç niteliğinde olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davacının davalıdan kredi kartı borcu ödeme, telefon faturası ödeme ve banka hesabına havale ödemelerinden kaynaklı alacaklı olduğu sabit olduğundan davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, yaptığı bir kısım fatura ve benzeri ödemeler ile borç kaydı içermeyen havale yöntemi ile davalıya gönderdiği miktarlar toplamı 7.210,95 TL‘nin borç olarak verilmiş olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı, gönül ilişkilerinin devam ettiği süre zarfında yapılan bu ödemelerin veya gönderilen miktarların bağış niteliğinde olduğunu, borç olarak gönderilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Bu noktada ispat yükü alacak iddiasında bulunan alacaklı yani davacıdadır. Miktar itibari ile davada tanık dinlenmesi de mümkün değildir. Ayrıca 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 102. maddesinde de “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel bir borç için yapılmış sayılır“ hükmü düzenlenmiştir. Hal böyle olunca, Somut olayda ispat yükünün davacıda olduğu dikkate alındığında davacının yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekirken, yanılgılı gerekçe ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.