Esas No: 2021/6068
Karar No: 2022/4592
Karar Tarihi: 06.10.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/6068 Esas 2022/4592 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/6068 E. , 2022/4592 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki konkordato talep eden vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı şirket vekili, davacının ekonomik durgunluktan etkilendiğini ve kısa vadede borçlarını ödemede zora düştüğünü ileri sürerek, konkordato geçici mühleti verilmesini ve konkordatonun tasdikini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince, yetkili vekil tarafından talepten feragat edildiği ancak rayiç değer bilançosuna göre borca batık olduğu anlaşılan şirket hakkında İİK'nın 292/1-d maddesi uyarınca re'sen iflas kararı verilmesi gerektiği belirtilerek, talebin reddi ile davacının iflasının açılmasına dair verilen karar hakkındaki davacı vekilinin istinaf başvurusu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi tarafından, rayiç değerler uyarınca borca batık durumda olan şirketin faaliyetlerine de devam etmediği gerekçesiyle, esastan reddedilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Talep, konkordato geçici ve kesin mühleti verilmesi ile akabinde konkordatonun tasdikine ilişkindir.
Talep eden şirket vekilince, vekaletnamesinde mevcut yetkiye dayalı olarak, konkordato isteminden feragat edilmiş olup, mahkemece borca batık olduğu tespit edilen şirketin konkordato isteminin feragat nedeniyle reddi ile İİK'nın 292. maddesi uyarınca iflasının açılmasına hükmedilmiştir.
İİK 292/ son fıkrası “Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, konkordato talep eden borçlu şirketin yetkili temsilcisinin yargılama sırasında mahkemeye çağrılarak dinlenmediği, kanunun amir hükmünün yerine getirilmediği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Bu durumda, konkordato talep eden borçlu şirket yetkilisi mahkemeye çağrılarak dinlenmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 21.10.2021 tarihli, 2021/1079 Esas, 2021/1186 Karar sayılı kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün re’sen BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 06.10.2022 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
I.YARGILAMA SÜRECİ
Dava, İcra İflas Kanunu’nun 285 ve devamı maddeleri gereğince konkordato istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili şirketin ekonomik durgunluktan etkilendiğini ve kısa vadeli borçlarını ödemekte zora düştüğünü ileri sürerek İİK’nın 286.maddesi kapsamında davanın kabulü ile 3 aylık geçici mühlet kararı ve sonrasında kesin mühlet kararı verilmesini ve konkordato projesinin tasdikini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; İİK'nın 292 maddesi gereğince konkordato talep eden şirketin konkordato talebinin reddi ile davacı şirketin iflasına karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince İİK 292/1-b ve c maddesi gereğince iflas kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
2. UYUŞMAZLIK
İstinaf Dairesince alacaklıların itiraz etmemesi gerekçesiyle reddetmesi nedeniyle uyuşmazlık, konkordatoya süresinde itiraz etmeyen alacaklıların istinaf yoluna başvuru hakkının bulunup bulunmadığı, İİK’nın kanun yollarına ilişkin 308/a maddesinde yer alan “itiraz” ifadesinden ne anlaşılması gerektiği hususundadır.
3. İLGİLİ YASAL MEVZUAT
Madde 304- (Değişik: 28/2/2018-7101/32 md.) Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.
Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz.
Madde 308/a- (Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.
4. GEREKÇE
Konkordato hakkında verilen kararlara karşı gidilecek kanun yolları İİK’nın 308/a maddesinde düzenlenmiş olup, kanun yoluna başvuru süresi ve başvuru yapacaklar yönünden farklılık getirilmiş, genel kanun yolu uygulamasından da ayrılmak süretiyle de bir sınırlama yoluna gidilmiştir. Bu madde hükmü yeni olup 7101 sayılı kanun ile getirilen hükmün eski düzenlemede bir karşılığının da bulunmaması nedeniyle yeni bir düzenleme olduğunu söylememiz de mümkündür.
Bu maddeye göre, konkordato hakkında verilen kararlara karşı borçlu ve konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğ tarihinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilirler. Görüldüğü üzere hem başvuru yapanlar açısından hem de başvuru süresinin başlangıcı olarak farklılık söz konusundur. Maddede istinaf yoluna başvuru yapacaklar ve süresi yönünden farklılık ortaya konulduktan sonra istinaf ve temyiz incelemesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılacağı belirtilmiştir.
Özellikle 7101 sayılı yasa ile getirilen düzenlemelerle birlikte konkordato hükümlerinin bütününe de bakıldığında açık bir şekilde şekli düzenlemeler olduğu göze çarpmaktadır. Burada kanun koyucunun konkordatonun niteliği gereği şekli bir incelemeyi öngördüğü anlaşılmaktadır. Bu hükümlerin yorumunda da kanuni düzenleme ve konkordatonun bu niteliği dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Kanun yoluna başvuru yapacaklardan “itiraz eden diğer alacaklılar” ibaresinde kimlerin kastedildiği maddede açıkça belirtilmemiştir. Madde gerekçesinde de bu konuda bir açıklık bulunmamaktadır. Bu durumun diğer hükümlerle birlikte değerlendirilmesi bize yol gösterebilecektir. Geçici mühletin ilanına ilişkin İİK’nın 288. maddesinde, ilanda alacaklıların ilandan itibaren yedi günlük kesin süre içerisinde dilekçeyle itiraz edebilecekleri belirtilmiştir. Konkordatonun mahkemece incelenmesi aşamasına geçildiğinde yine ilanların yapılması ve itiraz usulü düzenlenmiştir. Dikkat edilirse burada konkordatonun farklı bir aşamasına geçilmekte ve ilan ve itiraz usulü yenilen düzenlenmektedir. Buna göre, itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri belirtilmektedir. 304. Madde konkordatonun mahkemece incelenmesi başlığını taşımakta ve devam eden maddelerde de mahkemece konkordato yargılamasının devam eden süreci düzenlenmekte ve netice olarak verilen kararlara karşı kanun yollarının düzenlendiği 308/a maddesine yer verilmektedir.
Görüldüğü üzere konkordatonun mahkemece incelenmesi aşamasında 304. Maddede bir ilan yapılması ve itiraz usulü düzenlenmekte ve bu aşama sonucunda bir karar verilmektedir. Bu aşama sonucunda verilen karara karşı da 308/a maddesinde kanun yolu düzenlenmekte ve “itiraz eden diğer alacaklılara” değinilmektedir. Bu husus dikkate alındığında 308/a maddesindeki “itiraz edenlerin” 304. Maddedeki “itiraz edenler”i kastettiği anlaşılmaktadır. Bu husus göz ardı dilerek konkordatonun mahkemece incelenmesi aşamasından da daha önceki aşamaya götürülmesi ve önceki aşamadaki itirazların dikkate alınması mümkün değildir.
İİK’nın 304. maddesi gerekçesi de bu konuda bize ışık tutmaktadır. Maddenin gerekçesinde aynen, “itiraz edenlerin duruşmada bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir” ifadesi yer almaktadır. Madde gerekçesinde açıkça sınırlama getirildiği belirtildikten sonra bunun gerekçesi de yargılamanın aksatılmasının önüne geçmek olduğu ortaya konulmaktadır. Yine açıkça itiraz etmeyenlerin duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri süremeyecekleri açık ifadesi de yer almaktadır.
İİK’nın 304. Maddesi ve bu maddenin gerekçesi ile 308/a maddesinin birlikte değerlendirilmesi halinde, kanun koyucunun iradesinin açık olduğu anlaşılmaktadır. Bu açık iradeye göre, ancak 304. Maddeye göre yapılan ilanda belirtilen sürede itiraz eden diğer alacaklılar istinaf yoluna başvurabileceklerdir.
Diğer yönden savunma hakkının kısıtlanması, hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanması gibi gerekçelerle bu hükmün göz ardı edilmesi de mümkün değildir. Kanun koyucu açıkça yargılamanın aksatılmaması gerekçesiyle böyle bir sınırlamaya gittiğini belirtmiştir. Kanun koyucunun açıkça sınırlama getirdiği bir konuda yorum yoluyla kanun yolu hakkı verilmesi de mümkün değildir. Zira kanun yolları, yasanın tanıdığı bir hak olup yorum yoluyla genişletilmesi de mümkün değildir.
5. SONUÇ
İcra İflas Kanununun 304 ve 308/a maddelerinin açık hükümleri gereğince, itiraz eden diğer alacaklıların tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilecekleri açık olup, bu süre içerisinde itiraz edilmemesi nedeniyle alacaklıların İstinaf isteminin reddine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin kararı usul ve yasaya uygun olduğundan onanması gerektiği düşüncemle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayım.