Esas No: 2019/8779
Karar No: 2022/1019
Karar Tarihi: 18.02.2022
Danıştay 8. Daire 2019/8779 Esas 2022/1019 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2019/8779 E. , 2022/1019 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/8779
Karar No : 2022/1019
Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1- (Davacı) ...Sigorta Anonim Şirketi
Vekili : Av. ...
2- (Davalılar) 1- ......İdaresi Genel Müdürlüğü (...)
Vekili : Av. ...
2- ...Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : ...Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava; Davacı şirket tarafından, kasko sigorta poliçesi kapsamında sigortalı bulunan İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, ...Mahallesi, ...Caddesi, ...Sok, No:...adresindeki işyerinin 29/12/2009 tarihinde, işyerinin bodrum katında ayrı girişi olan bölümde bulunan depo kısmının, caddeden geçen kanalizasyonun yetersiz gelmesinden bahisle oluşan hasar nedeniyle sigortalıya ödenen 15.546,50-TL'nin davalı idareye yapılan başvurunun reddedildiği tarih olan 02/10/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, dava dosyasına taraflarca sunulan bilgi ve belgeler ile taşınmaz mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; bilirkişice davalı İSKİ idaresinin kusur oranın %50 olarak belirlendiği, bu durumda prim bedeli olan 1.102,74-TL'nin toplam bedelden düşürülmesi sonucu toplam 7.221,88-TL'nin davalı İSKİ idaresinin kusur oranı sonucu, yine davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı'nun kusur oranının %50 olarak belirlendiği, bu durumda prim bedeli olan 1.102,74-TL'nin toplam bedelden düşürülmesi sonucu toplam 7.221,88-TL'nin davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı kusur oranı sonucu bulunduğu, toplamda ise 1.102,74-TL'lik kısmında hukuka uyarlık, 14.443,76-TL kısmında ise hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında; ilgililerin, işyeri açma ve çalışma ruhsatı adlı belgeye dayanarak işyeri açabileceği belirtilmiştir.
10/08/2005 tarih ve 25902 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 10. maddesinde, işyerlerinin depo olarak kullandıkları yerlerin işyeri açma ve çalışma ruhsatında gösterileceği; 6. maddesinde, yetkili idareden usulüne uygun işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan açılan işyerlerinin yetkili idarelerce kapatılacağı" kuralına yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 31. maddesinde; inşaatın bitme gününün, kullanma izninin verildiği tarih olduğu, kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapıların, izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmayacakları, ancak kullanma izni alan bağımsız bölümlerin bu hizmetlerden istifade ettirileceği kuralına yer verilmiş, 32. maddesinde de, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak başlanan yapılar hakkında düzenlemeler yapılmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." kuralı yer almaktadır.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddesinde "Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği ya da yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı da açıktır.
Dava dosyasının incelenmesinden: davacı şirket tarafından sigortalanan İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, ...Mahallesi, ...Caddesi, ...Sok, No:...adresindeki işyerinin 29/12/2009 tarihinde, işyerinin bodrum katında ayrı girişi olan bölümde bulunan depo kısmının, caddeden geçen kanalizasyonun yetersiz gelmesi sonucu pis suların işyerinin bodrum katını doldurduğu, söz konusu oluşan hasarın tespit edilmesi için yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucunda; işyerinin depo kısmında askılarda bulunan ceket, pantolon ve gömleklerin alt kısımlarından ıslandığı, binanın giriş katında sigortalının satış mağazasının bulunduğu, bodrum katında ayrı giriş olan bölümde de depo olduğu, caddeden geçen kanalizasyonun yeterli gelmemesi nedeniyle işyeri deposunda giderlerden geri tepen suların yerde yayılarak hasara neden olduğu tespit edildiği, hasar gören emtia fatura bedeli üzerinden %50 sovtaj bedelle sigortalıya bırakıldığı, takdir edilen hasar miktarının 14.646,50-TL olduğu tespit edilerek ... tarihli, ... numaralı ekspertiz raporunun düzenlendiği, ekspertiz raporunda belirtilen zarar tutarının davacı sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödenmesi üzerine, zararın meydana gelmesinden kusuru bulunduğu ileri sürülen davalı idareye 16/06/2010 tarihinde başvuruda bulunulduğu, yapılan başvurunun 02/07/2010 tarihli cevabi yazı ile istemin reddi üzerine idareye başvurunun reddedildiği tarih olan 02/10/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda mahkemece yaptırılan bilirkişi raporunda; ''Davacı sigortalısının işyeri olarak faaliyette bulunduğu, binanın ve dava konusu işyerinin yapı kullanma (iskan) izni olmadığı halde idareler tarafından elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz, telefon hizmetlerinin götürüldüğü, iskan izni bulunmayan işyerine yine idare tarafından sunulan hizmetlerden faydalanmak suretiyle işyerinde faaliyette bulunan davacı sigortalısının olay nedeniyle meydana gelen zarara katlanmasının beklenemeyeceği, İSKİ idaresi yönünden, iskan ruhsatı bulunmayan bir binaya Su ve Kanalizasyon hizmeti davalı İSKİ idaresince verildiği, yine İSKİ idaresine ait kanalizasyon şebekesinin yetersiz deşarj nedeniyle su baskını olduğundan İSKİ idaresinin zararın meydana gelmesinde %50 oranında kusursuz sorumluluğu bulunduğu, Bağcılar Belediye Başkanlığı yönünden ise, binanın bodrum+zemin+2 normal katlı bina yapılacak iken 3. Normal katın kaçak ve imara aykırı olarak yapıldığı, kaçak 3. Normal katın 116,00 metrekare olduğu, daha sonra ise 3. Normal kat üzerine 4. Normal katında kaçak olarak yapıldığı, 4. Normal kat alanının 116,00 metrekare olduğu, ve bu katlar üzerine kaçak olarak çekme kat yapıldığı ve çekme katın 37 metrekare olduğunun çeşitli tarihlerdeki yapı tatil tutanakları ile sabit olduğu, söz konusu belediyenin iskan ruhsatı alınmış veya alınmasına elverişli inşaat yapılmasında denetim ve gözetim yetkisinin bulunduğu, söz konusu bu binaya hizmet verilmesine, sebebiyet verilmesi nedeniyle zararın artmasında %50 oranında sorumluluğunun bulunduğu, ana yapının bodrum katının yapı ruhsatının mevcut olduğu, söz konusu yere çalışma ruhsatı verilmediğinden bu yerin depo ve işyeri olarak kullanılmasının uygun olmadığı, bodrum kat depo içerisine fiili bir tuvalet ve lavabo yapılmış olduğu, esasın yağmur suları ile kanalizasyon şebekesinin kapasiteyi taşımaması nedeniyle parsel bacasına (rögar) dolan suyun baca demir ızgaralarından taşması ve tuvalet giderinin bağlantı kotunun baca seviyesinin alt kotunda olması, geri tepme klapesinin yapılamamış olması nedeniyle parsel bacasından geri tepen suyun bodrum katın tuvalet taşı giderlerinden bodrum kata sirayet ile hasar ve zarar meydana geldiği görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir." ifadelerine yer verilerek, söz konusu zararın meydana gelmesinde imara aykırı yapıya su ve kanalizasyon hizmetinin verilmesi nedeniyle İSKİ idaresine %50 oranında ve Bağcılar Belediye Başkanlığı'na da yukarıda açıklanan nedenlerle %50 nispetinde müterafik kusuru olduğu belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri incelendiğinde, yapı kullanma izni verilmeyen ve/veya alınmayan yapıların, izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmayacakları, işyeri açma ve çalıştırma izni olmayan işyerlerinin faaliyette bulunamayacakları açıktır.
Ancak, söz konusu izinler bulunmamasına rağmen davacı şirketin sigortalısının davalı idareler tarafından sunulan kamu hizmetlerinden faydalandığının anlaşılması halinde, davalı idarelerin olay nedeniyle meydana gelen zararın tamamına katlanmasını beklemek, yasal zorunluluk nedeniyle alınması gereken ruhsatları almayan davacı sigortalısının kusurlarının göz ardı edilmesi anlamına gelecektir. Bu durum ise, yukarıda aktarılan Anayasa kuralına, hukukun genel ilkelerine ve hakkaniyete aykırı sonuçları doğuracağından davacının (sigortalının) da olayda davalı idareler ile birlikte müterafik kusuru olduğunun kabulü gerekecektir.
Bu itibarla, uyuşmazlıkta davacı sigortalısının işyeri olarak faaliyette bulunduğu binanın ve dava konusu işyerinin yapı kullanma (iskan) izninin, işyeri açma ve çalışma ruhsatının bulunmadığı açık olup davacı sigortalısına kusur izafe edilmeden zararın tamamının davalı idarelerce tazmin edilmesi gerektiğine ilişkin anılan bilirkişi raporunun hükme esasa alınabilecek yeterlilikte olmadığı, İdare Mahkemesince, davacı sigortalısının davalı idareler ile birlikte müterafik kusur durumunu gösterir ek bilirkişi raporu alınarak yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; .... İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 18/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.