Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2021/383
Karar No: 2022/1017
Karar Tarihi: 18.02.2022

Danıştay 8. Daire 2021/383 Esas 2022/1017 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2021/383 E.  ,  2022/1017 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2021/383
    Karar No : 2022/1017

    Temyiz İsteminde Bulunan (Davalılar) : 1- ...İdaresi Genel Müdürlüğü (...)
    Vekili : Av. ...

    2- ...Belediye Başkanlığı - ...
    Vekili : Av. ...

    3- ...Büyükşehir Belediye Başkanlığı
    Vekili : Av. ....

    4- ...Bakanlığı
    Vekili : Hukuk Müşaviri ...

    Karşı Taraf (Davacı) : ...Sigorta A.Ş.
    Vekili : Av. ....

    İstemin Özeti : .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
    Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
    Danıştay Tetkik Hakimi : ...
    Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
    Dava, davacı Şirket nezdinde sigortalanan İstanbul İli, Silivri İlçesi, ...Mahallesi, ...Sokak, No:...adresindeki iş yerinin, İstanbul İli genelinde (8 - 9 Eylül 2009 tarihlerinde) etkili olan yağışlar sonrasında bölgede bulunan derenin taşması üzerine oluşan sel nedeniyle zarara uğramasında davalı İdarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle sigortalısına ödendiği belirtilen 10.439,10 TL'nin ödeme tarihi olan 09/10/2009 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tazminen ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
    İdare Mahkemesince dosyadaki bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve ek bilirkişi raporlarının birlikte değerlendirilmesinden, rücu edilebilir tazminat miktarından sigortalının ödediği sigorta prim tutarının da mahsup edilmesi gerekliliği bulunması nedeniyle sigortalının 230,45-TL sigorta prim ödemesinin mahsubu sonucu (10.439,10-TL - 230,45-TL ) 10.208,65-TL tazminat miktarından %40 oranındaki doğal afet etkisine karşılık gelen 4.083,46-TL'lik miktarın çıkarılması ile ortaya çıkan rücu edilebilir tazminat miktarı yönünden olayın meydana gelmesinde %15 oranında kusurlu bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 1.531,29-TL, %15 oranında kusurlu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın 1.531,29-TL, %15 oranında kusurlu bulunan Silivri Belediye Başkanlığı'nın 1.531,29-TL, %15 oranında kusurlu bulunan İstanbul Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü'nün 1.531,29-TL tutarlarında sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 6.125,19-TL maddi zararın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Silivri Belediye Başkanlığı ile İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü'nce kusurları oranında kendilerine yapılan başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
    Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
    3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında; ilgililerin, işyeri açma ve çalışma ruhsatı adlı belgeye dayanarak işyeri açabileceği belirtilmiştir.
    10/08/2005 tarih ve 25902 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 10. maddesinde, işyerlerinin depo olarak kullandıkları yerlerin işyeri açma ve çalışma ruhsatında gösterileceği; 6. maddesinde, yetkili idareden usulüne uygun işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan açılan işyerlerinin yetkili idarelerce kapatılacağı kuralına yer verilmiştir.
    3194 sayılı İmar Kanunu'nun 31. maddesinde; inşaatın bitme gününün, kullanma izninin verildiği tarih olduğu, kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapıların, izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmayacakları, ancak kullanma izni alan bağımsız bölümlerin bu hizmetlerden istifade ettirileceği kuralına yer verilmiş, 32. maddesinde de, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak başlanan yapılar hakkında düzenlemeler yapılmıştır.
    İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
    İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.

    Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." kuralı yer almaktadır.
    Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
    Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddesinde "Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği ya da yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı da açıktır.
    Dava dosyasının incelenmesinden; İstanbul İli genelinde (8 - 9 Eylül 2009 tarihlerinde) etkili olan yağışlar neticesinde, bölgede bulunan derenin taşması üzerine sel felaketi nedeniyle, davacı Şirket nezdinde sigortalanan İstanbul İli, Silivri İlçesi, ...Mahallesi, ...Sokak, No:...adresindeki iş yerinde meydana gelen zararın, davalı İdarelerin hizmet kusurunun sonucunda oluştuğundan bahisle sigortalısına ödendiği ileri sürülen 10.439,10-TL zararın, ödeme tarihi olan 09/10/2009 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tazminen ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık konusu olayda mahkemece yaptırılan bilirkişi raporunda; Doğal afet faktörü ile ilgili değerlendirmede, 08.09.2009 tarihinde meydana gelen yağışların 100 yılda beklenen yağışın üzerinde olduğu, meydana gelen olayın bir sel felaketi olduğu dosyada mübrez belge ve bilgiler ile sabit olduğu, bunun yanında, hasara neden olan selin çevredeki yapılaşmanın dere yatağını daraltacak şekilde yapılmış olduğu, dere yatağının ıslah edilmemesinin olayda etkili olduğu, dava konusu meydana gelen zararın dere taşkınından kaynaklandığı anlaşıldığından, meydana gelen zararda doğal afet faktörünün % 40 oranında olduğu, davacı yönünden değerlendirmede; davacı sigortalısına ait taşınmazın ruhsatının ve yapı kullanma izninin olması nedeniyle herhangi bir kusurunun olmadığı, davacı sigortalısının olay tarihi itibariyle işyeri açma ve çalışma ruhsatının olmamasının kusur yönünden meydana gelen olaya bir etkisinin olmadığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve İSKİ Genel Müdürlüğü yönünden değerlendirmede: hasara neden olan selin
    çevredeki yapılaşmanın dere yatağını daraltacak şekilde yapılmış olması ve dere yatağının yeterince ıslah edilmemesinin olayda etkili olması nedeni ile davalı İSKİ Genel Müdürlüğü’nün 2560 sayılı Kanun'un 1, 2. maddesinin (b) ve (d) bendi ile 25. maddesindeki yükümlülüklerine göre, davalı İBB Başkanlığı’nın ise 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 7/r maddesinde belirtilen yükümlülüklerine beklendiği ölçüde olmamasından dolayı meydana gelen olayda her birisinin % 15 oranında kusurlu oldukları, Silivri Belediyesi yönünden değerlendirmede: davalı yerel belediyenin 5393 sayılı Belediye Kanununun 15/e maddesindeki görevlerini gerektiği gibi yerine getiremediği anlaşıldığından meydana gelen olayda % 15 oranında kusurlu olduğu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yönünden değerlendirmede: 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesinin 4. fıkrasında “Kesinleşen imar planlarının bir kopyası Bakanlığa gönderilir” hükmünün yer aldığı, bu düzenlemenin gönderilen kopyanın sadece ilgili davalı Bakanlıkça muhafaza edilmesi şeklinde yorumlanamayacağı, davalı Bakanlığın gönderilen yapılan değişikliklerle kesinleşen imar planını yasal mevzuata uygunluğunu denetleme görevinin olması gerektiği, davalı Bakanlığın imar planındaki hatalı uygulamaları tespit ederek gerekli idari işlemleri yapması gerektiği, buna karşın bu hususla ilgili davalı Bakanlığın mezar alanı olarak belirlenmiş dava konusu alanın imara açılmış olması nedeni ile denetim görevini gerektiği gibi yerine getirmediği anlaşıldığından meydana gelen olayda % 15 oranında kusurlu olduğu," ifadelerine yer verilerek, söz konusu zararın meydana gelmesinde doğal afet etkisinin % 40, davalı İdarelerden İ.B.B. Başkanlığı’nın % 15, İ.S.K.İ.’ nin % 15, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın % 15, Silivri Belediyesi Başkanlığı'nın % 15 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
    Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri incelendiğinde, işyeri açma ve çalışma izni olmayan işyerlerinin faaliyette bulunamayacakları açıktır. Ancak, söz konusu izinler bulunmamasına rağmen davacı şirketin sigortalısının davalı idareler tarafından sunulan kamu hizmetlerinden faydalandığının anlaşılması halinde, davalı idarelerin olay nedeniyle meydana gelen zararın tamamına katlanmasını beklemek, yasal zorunluluk nedeniyle alınması gereken ruhsatları almayan davacı sigortalısının kusurlarının göz ardı edilmesi anlamına gelecektir. Bu durum ise, yukarıda aktarılan Anayasa kuralına, hukukun genel ilkelerine ve hakkaniyete aykırı sonuçları doğuracağından davacının (sigortalının) da olayda davalı idareler ile birlikte müterafik kusuru olduğunun kabulü gerekecektir.
    Bu itibarla, uyuşmazlıkta davacı sigortalısının işyeri olarak faaliyette bulunduğu binanın ve dava konusu işyerinin olay tarihinde işyeri açma ve çalışma ruhsatının bulunmadığı açık olup davacı sigortalısına kusur izafe edilmeden zararın tamamının davalı idarelerce tazmin edilmesi gerektiğine ilişkin anılan bilirkişi raporunun hükme esasa alınabilecek yeterlilikte olmadığı, İdare Mahkemesince, davacı sigortalısının davalı idareler ile birlikte müterafik kusur durumunu gösterir ek bilirkişi raporu alınarak yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
    Açıklanan nedenlerle; .... İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 18/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi