Esas No: 2018/6688
Karar No: 2022/976
Karar Tarihi: 18.02.2022
Danıştay 8. Daire 2018/6688 Esas 2022/976 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2018/6688 E. , 2022/976 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/6688
Karar No : 2022/976
TEMYİZ İSTEMİNDE BULUNANLAR : 1. (DAVALI) … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …
2. (DAVACI) …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, karşılıklı olarak temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Üniversitesi Meslek Yüksekokulu …. Harekat Yöneticiliği Bölümünde, 2547 sayılı Kanunun 31. maddesi uyarınca belirli süreli iş sözleşmesi ile öğretim görevlisi olarak görev yapan davacının, Uçuş Harekat Yöneticiliği Programına öğrenci alımına Yükseköğretim Kurulu tarafından onay verilmediğinden bahisle iş sözleşmesinin 31.05.2017 tarihi itibarıyla feshedilmesine ilişkin … tarihli işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kalınan aylık, özlük hakları ile tüm parasal hakların ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi'nin … gün ve E:…, K:… sayılı kararında; Meslek Yüksekokulu Ulaştırma Hizmetleri Bölümü Uçuş Harekat Yöneticiliği Programına atanan ve sonrasında kadrosu İş Sağlığı ve Güvenliği Programına aktarılan davacının, iş sözleşmesinin Meslek Yüksekokulu Ulaştırma Hizmetleri Bölümü Uçuş Harekat Yöneticiliği Programına öğrenci alımına Yükseköğretim Kurulu tarafından onay verilmediği gerekçesiyle sonlandırılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı; hukuka aykırılığı saptanan işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı tüm mali ve özlük haklarının iade edilmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, bu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince; 2547 sayılı Kanun uyarınca, davacı ile davalı üniversite arasındaki istihdam ilişkisini sonlandırma yetkisinin, mütevelli heyetince kullanılabilecek bir yetki olduğu, dava konusu işlem tarihi itibarıyla mütevelli heyeti kararı olmadığı gibi bu yetkinin mütevelli heyeti tarafından, mütevelli heyet başkanına veya rektöre devredildiğine yönelik davalı idare tarafından dosyaya sunulmuş herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığından, dava konusu işlemde yetki unsuru yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı; her ne kadar davacının iş sözleşmesinin 31.05.2017 tarihi itibarıyla feshedilmesine ilişkin 09.08.2017 tarih ve 2017/07 sayılı Altınbaş Üniversitesi Mütevelli Heyeti kararı dosyaya sunulmuş ise de, bu kararın dava açıldıktan sonra alındığı, sonradan alınmış olan bu kararın dava konusu işlemdeki yetki yönünden sakatlığı gidermeyeceği; davacının yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının ödenmesine karar verilmesi istemi bakımından, idari işlemin yetki yahut şekil yönünden usuli bir gerekçeye dayanmak suretiyle iptali halinde, idari yargı yerlerince işin esası yönünde herhangi bir değerlendirme yapılmadan karar verilmiş olması sebebiyle; söz konusu iptal kararının kişiler açısından doğrudan parasal ve özlük haklarının iadesine hükmedilmesini gerektirmediğinden, davacının yetkili mütevelli heyeti kararı olmaksızın sözleşmesinin feshedilmiş olması nedeniyle bu aşamada davacının özlük haklarının iadesi istemi hakkında karar verilmesine yer bulunmadığı gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararının, dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmı yönünden davalı idarenin istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddine; ''yoksun kaldığı parasal haklarının davacıya ödenmesine'' ilişkin kısmı yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına; davacının yoksun kaldığı parasal haklarının ödenmesi istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, yoksun kaldığı parasal haklarının ödenmesi istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, hukuka uygun bulunmayarak iptal edilen işlem nedeniyle yoksun kalınan aylık ve özlük haklarının ödenmesi gerektiği; davalı idare tarafından, uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemelerinin görevli olduğu, davacının farklı bir programda ders vermeyi kabul etmemesi, atandığı programa ise öğrenci alımına Yükseköğretim Kurulu tarafından onay verilmemesi nedeniyle tesis edilen fesih işleminin hukuka uygun olduğu, Mütevelli Heyetince onaylanması nedeniyle yetki yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Bölge Mahkemesi kararının kısmen gerekçeli onanması, kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava; … Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Uçuş Harekat Yöneticiliği Bölümünde, 2547 sayılı Kanunun 31. maddesi uyarınca belirli süreli iş sözleşmesi ile öğretim görevlisi olarak görev yapan davacının, Uçuş Harekat Yöneticiliği Programına öğrenci alımına Yükseköğretim Kurulu tarafından onay verilmediğinden bahisle iş sözleşmesinin 31.05.2017 tarihi itibarıyla feshedilmesine ilişkin 31.05.2017 tarihli işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kalınan aylık, özlük hakları ile tüm parasal hakların ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; ''İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.'' kuralı yer almıştır.
2547 sayılı Kanun ek 5. maddesinin 2. fıkrasında; ''Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfca hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür.'' kuralı yer almıştır.
31.12.2005 tarih ve 26040 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin ''Mütevelli heyet'' başlığını taşıyan 20. maddesinin 1. fıkrasında, ''Vakıf yükseköğretim kurumunun en yüksek karar organı olan mütevelli heyet, vakıf yükseköğretim kurumunun tüzel kişiliğini temsil eder.'' kuralı; aynı maddenin 4. fıkrasında, ''Mütevelli heyet, yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını, öğretim elemanı dışındaki personelin terfilerini ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini kabul eder ve uygulamaları izler. Öğrencilerden alınacak ücretleri tespit eder. Ayrıca Yükseköğretim Kurulu’nun olumlu görüşü alınmak suretiyle vakıfça hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür.'' kuralı; ''Akademik organlar'' başlığını taşıyan 21. maddesinde; ''Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar, devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine getirir. Bu konuda mütevelli heyetin yetkileri saklıdır. Vakıf üniversiteleri ve yüksek teknoloji enstitülerinin yöneticisi rektör, vakıf meslek yüksekokulunun yöneticisi müdürdür. Rektör ve senatonun dört yıl için seçeceği bir profesör, Üniversitelerarası Kurulun üyeleridir.'' kuralı yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde "İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları", idari dava türleri arasında sayılmış, böylece, mahkemelerce idari işlemin yargısal denetimi yapılırken, işlemin mevzuatla belirlenen makam veya merci tarafından tesis edilip edilmediğinin araştırılacağı kurala bağlanmıştır.
Bir kamu görevlisi, kurul ya da organın idare adına karar verebilme ve işlem tesis edebilme gücü olarak tanımlanan yetki, idari işlemin kurucu unsuru olup, yargısal denetim yapılırken ilk önce işlemin yetki unsurunun hukuka uygun olup olmadığı incelenmektedir. Bir kişi, kurul ya da organın herhangi bir idari işlem bakımından yetkili kabul edilebilmesi için hukuka uygun şekilde görevlendirilmiş yani yetkilendirilmiş olması gereklidir. İdare hukukundaki kanunilik ilkesi gereğince, bir hukuk kuralı ile verilmeyen yetki kullanılarak tesis edilen işlem, hukuka aykırı olacaktır.
Yargı mercilerince yetki unsurunda sakatlık tespit edildiği takdirde işlemin diğer unsurlar bakımından incelenmesine olanak bulunmamaktadır. Bununla birlikte yetki unsuru, kamu düzeniyle ilgili olduğundan, idari yargı mercileri, kanun yolu incelemeleri dahil, davanın hangi safhası olursa olsun yetki unsurunda sakatlık tespit ettikleri takdirde işlemin iptaline karar vermek zorundadırlar.
Yüksek yargı içtihatlarında; yetki kurallarının dar ve kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, idarenin yetki kurallarına sıkı bir şekilde uymak zorunda olduğu, yetki kullanımının tercihe, keyfe ve takdire bağlı olmadığı, yetki kullanımındaki usulsüzlüklerin, fonksiyon gaspı, yetki gaspı veya yetki tecavüzü hallerini meydana getireceği, kural olarak yetkinin bizzat kullanılacağı, kanun tarafından oluşturulan yetki düzeninin, yine kanun tarafından izin verilmediği sürece, idare veya o yetkiyi kullanmak ile yükümlendirilmiş makamlarca değiştirilemeyeceği, yetki devrinin Kanunun açıkça izin verdiği durumlarda yapılabileceği, bir makamın yetkisinin başka bir kişiye devredilebilmesi için yetki devri konusunda da mevzuatla yetkili kılınması gerektiği, zira yasa koyucu tarafından belli bir yetkiyi kullanma gücü ile donatılmış bir makamın, yasa koyucunun iradesi hilafına, kanunda açık bir düzenleme bulunmaksızın, bu yetkisini başka bir makama devretmesinin, yetki devredilen makamı yetkili kılmadığı gibi, hem yetki devrine ilişkin işlemin hem de bu yöntemle yapılan yetki devrine dayanılarak tesis edilen işlemlerin hukuka aykırı hale geleceği, yetkisiz kişi, kurul ya da organın yaptığı işlemin, sonradan yetkili makam tarafından kabul edilmesi veya icazet verilmesi yoluyla o işlemin hukuka uygun hale dönüştürülemeyeceği, istikrarlı şekilde vurgulanmaktadır.
2547 sayılı Kanunun ek 5. maddesi gereği, vakıf yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerinin yapılması, atamaları ve görevden alınmalarının onaylanması mütevelli heyetince yapılacak olup; mütevelli heyet, vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilecektir.
Yükseköğretim mevzuatında; mütevelli heyetin yetkilerini mütevelli heyet başkanına devredebileceğine ilişkin açık bir düzenleme yer almamaktadır. Bununla birlikte, mütevelli heyetin, yetkilerini mütevelli heyet başkanına devri, heyetin fiilen işlememesi sonucunu doğuracağından, bu yönde bir yetki devrinin kabulüne imkan bulunmamaktadır.
Bakılan davada; davacının iş sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemin mütevelli heyetin onayı ile tesis edilmediği gibi mütevelli heyetçe kullanılabilecek bu yetkinin vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine devredildiğine ilişkin mütevelli heyet kararı da dosyada bulunmamaktadır.
Her ne kadar; İstinaf Mahkemesince, dava konusu işlemin mütevelli heyetçe kendisine yetki devri halinde mütevelli heyet başkanı tarafından tesis edilmesinin mümkün olduğu kabul edilmişse de, 2547 sayılı Kanunun ek 5. maddesi uyarınca, davacının iş sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemin, mütevelli heyet onayı ile veya mütevelli heyetin yetkisini devrettiği vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticisi tarafından tesis edilmesi gerektiğinden, İstinaf Mahkemesinin söz konusu kabulünde hukuki isabet görülmemişse de; kararın sonucu itibarıyla hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır.
İstinaf Mahkemesi kararının, dava konusu işlem nedeniyle yoksun kalınan aylık, özlük hakları ile tüm parasal haklarının ödenmesine karar verilmesi istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine ilişkin kısım yönünden;
İdari yargılama hukukunun temel ilkeleri ve yerleşik yargı içtihatları gereği; idari yargı mercilerince verilen iptal kararları, geriye yürür ve idari işlemi tesis edildiği andan itibaren hiç tesis edilmemiş gibi ortadan kaldırır. İptal edilen işlem hiç yapılmamış sayıldığı için ilgilinin, işlem nedeniyle uğradığı parasal ve özlük hak kayıplarının karşılanması gerekmektedir.
Belirli süreli iş sözleşmelerinin feshedilmesine ilişkin işlemlerin, yetki unsuru yönünden hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle idari yargı mercilerince iptal edilmesi durumunda, yetkili idari makam ya da organ tarafından, yeniden bir karar alınması gerekmektedir. İptal kararının hukuksal sonucu olarak yetki yönünden hukuka aykırı bulunan sözleşmenin feshedilmesi işlemi ortadan kalmış olsa da, idare ile ilgili arasındaki belirli süreli iş sözleşmesi sonlandırıldığından, ilgili parasal ve özlük haklarını yetkisiz makamın tesis ettiği işlem nedeniyle alamamış olmaktadır. Diğer bir anlatımla, idari yargı merci tarafından, sözleşmenin feshedilmesi işleminin esasına ilişkin bir değerlendirme yapılmamakla birlikte, belirli süreli iş sözleşmesini feshetme konusunda yetkili olan makamın bir iradesi bulunmaksızın, yetkisiz makam tarafından tesis edilen işlemin, sözleşme ilişkisini sona erdirmesi nedeniyle ilgili parasal ve özlük haklarından mahrum kalmaktadır. Bu nedenle belirli süreli iş sözleşmelerinin feshedilmesine ilişkin işlemlerin yetki yönünden hukuka aykırı bulunarak yargı kararıyla iptal edilmesi durumunda, bu işlem nedeniyle ilgilinin uğramış olduğu zararın, Anayasanın 125. maddesi uyarınca karşılanması gerekmektedir.
Bu bağlamda; hukuka aykırı olduğu anlaşılarak, yargı kararıyla iptal edilen dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı aylık, özlük hakları ile tüm parasal hakların, Anayasanın 125. maddesi uyarınca ödenmesi gerektiğinden, aksi yönde değerlendirme verilen İstinaf Mahkemesi kararının hukuka uyarlık taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine, davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararının, dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının GEREKÇELİ ONANMASINA, yoksun kalınan aylık, özlük hakları ile tüm parasal haklara ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 18/02/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.