10. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/16801 Karar No: 2012/5725
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2010/16801 Esas 2012/5725 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2010/16801 E. , 2012/5725 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmü, tarafların avukatlarının temyiz etmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacının avukatının tüm, davalının avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 1-)Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca ceza yargılaması sonucunda kesinleşen maddi olguların hukuk hakimi yönünden de bağlayıcı olacağı yasal olgusu karşısında, davaya konu işkazasına ilişkin açılan ceza davasının sonucunun saptanmasında ve kusur dağılımında ceza davasında kesinleşen maddi olguların gözetilmesinde yasal zorunluluk bulunmasına karşın, bu yön dikkate alınmaksızın hüküm kurulmuş olması; 2-)5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki; “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır...”; düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin, anılan Yasada, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Yasaların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı sonucu olarak davanın yasal dayanağının 506 sayılı Yasanın 26. maddesi olduğu belirgindir. 506 sayılı Yasanın 26. maddesinde düzenlenen halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiş olması nedeniyle, ilk peşin değerli gelirlerin, tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı şekilde belirlenmesi gerekir. Eldeki davada, işkazası sonucu ölen sigortalının haksahiplerine ölüm geliri bağlanırken uygulanan 506 sayılı Kanunun 92. maddesi gözetilerek Kurum zararını oluşturan ilk peşin sermaye değerinin tespit edilmesi gereğinin gözardı edilmiş olması; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenleridir. O halde, davalının avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.