11. Hukuk Dairesi 2018/1002 E. , 2019/4033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 07/12/2017 tarih ve 2016/928-2017/826 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının davalı Şirket"in %10 oranında payına sahip hissedarı olduğunu, davalı şirketin 2013 yılı olağan genel kurulunu 25.04.2013 tarihinde müvekkiline hiçbir bilgi vermeden davetiye de çıkarmadan yaptığını, müvekkilinin toplantıyı Ticaret Sicil Gazetesi"nden öğrendiğini, genel kurulun davalı tarafından TTK m. 414"de düzenlenen emredici nitelikteki hükme aykırı şekilde gerçekleştirildiğini, gündemin 3 ve 4. maddeleri ile müvekkilinin ibra edilmemesine karar verildiğini, ibra edilmemenin gerekçesinin de anlaşılamadığını, genel kurul tarafından alınan bu kararın keyfi ve şirketin büyük hissedarı olan Ayhan Baktır"ın müvekkili aleyhine haksız menfaat sağlamaya yönelik gayretlerinin bir ürünü olduğunu, müvekkilinin bilinçli olarak genel kurula davet edilmediğini, bu şekilde dürüstlük kuralına aykırı davranıldığını beyanla davalı şirketin 25/04/2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların TTK"nın 447/1-a bendi kapsamında hükümsüz ve kanun, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle iptali gerektiğini ileri sürerek sözkonusu genel kurul kararlarının hükümsüzlüğünün tespitine, aksi halde yasa, ana sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle özellikle 3. ve 4. numaralı maddelerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin yıllık faaliyet raporu, gelir gider tablosu ve bilançosu ile denetçi raporları dahil olmak üzere defter ve belgelerinde herhangi bir usulsüzlük tespit edilemediğinden genel kurulun 3. gündem maddesi ile ilgili kararının iptalini gerektirecek bir durumun sözkonusu olmadığı, davacı hakkında davalı şirket tarafından 25.04.2013 tarihli 2013 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısından itibaren makul süre geçmiş olmasına rağmen sorumluluk davası açılmadığı, dava konusu genel kurul kararı ile davacı dışındaki diğer tüm yönetim kurulu üyelerinin ibralarına karar verildiği, davalı tarafça davacının ibra edilmemesine dair alınan kararın yerinde olduğuna dair delil olarak davacı hakkında açılan görevi kötüye kullanma suçundan açılan ceza davasının gösterildiği, söz konusu davada delil niteliği teşkil edecek davacı aleyhine verilmiş bir mahkumiyet kararı olmadığı gibi yine anılan davada alınan bilirkişi raporunun da davacının ibra edilmemesine ilişkin bir gerekçe oluşturamayacağı, sonuç olarak davacının ibra edilmemesine ilişkin alınan genel kurul kararının iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesi ile davalı şirketin 25/04/2013 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4 nolu davacının ibra edilmemesine ilişkin kararın iptaline, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, davalı ... şirketin yönetim kurulu üyesi olan davacı hakkında 25.04.2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan ibra edilmeme kararının ve faaliyet raporu, bilanço, gelir tablosu ve denetçi raporunun kabulüne dair kararın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçeyle ibra edilmeme kararının iptaline, diğer kararlar yönünden iptal isteminin reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı hakkında açılan ceza davasında alınan bilirkişi raporunda, davacının, davalı şirket hesaplarından 90.000.- TL çektiği ve bu çekilen para ile dava dışı Şirkete olan sermaye borcunu ödediği belirtilmektedir. Davacı yönetim kurulu üyesinin, şirket kaynaklarını kendi şahsi borçlarını ifa etmek için kullandığının bildirilmesi karşısında ibra etmeme konusundaki genel kurul kararının iyiniyet kurallarına aykırı olduğu yönündeki mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Bu durumda anılan kararın iptali isteminin reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 22/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.