13. Hukuk Dairesi 2016/29218 E. , 2020/1089 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı birleşen davanın reddine, asıl davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-birleşen dosya davalısı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı asıl davada, iki adet işyerini davalıdan satın aldığını ancak satın aldığı işyerlerini eksiklikler nedeniyle kullanamadığını belirterek şimdilik 1.000,00 TL eksik iş bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş olup, bilahare dosyaya sunduğu 01.12.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini toplamda 8.417,68 TL olarak arttırmıştır.
Davacı, birleşen davada ise, ortak alanda yere alan eksiklikler nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL eksik iş giderim bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş ancak yargılama devam ederken dosyaya sunduğu 01.12.2015 havale tarihli dilekçe ile birleşen dava yönünden davadan feragat ettiklerini belirtmiştir.
Davalı, ihbar yükümlülüğünün davacı tarafından yerine getirilmediğini belirterek, asıl ve birleşen davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulü ile, 7.217,68 TL alacağın 1.000,00 TL"sinin dava tarihi olan 31/10/2013 tarihinden, 6.217,68 TL"sinin ıslah tarihi olan 01/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Toki"den alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, asıl ve birleşen dosya davalısı Toki tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava konusu taşınmazlar işyeri niteliğinde olduğundan 4077 Sayılı Kanun hükümlerine tabi değildir. Genel hükümlere göre 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun bu konudaki 198. maddesi (6098 Sayılı TBK.’nun 223. maddesi) uygulanacaktır. Anılan maddeye göre, alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya derhal (uygun süre içinde) ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’ nun 198. maddesinde (6098 sayılı TBK." nun 223. maddesi) öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının satın aldığı bağımsız bölümleri 16.02.2011 tarihinde teslim aldığı, eldeki davasını ise 31.10.2013 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; “eksik imalat” olarak belirtilen bağımsız bölümlerdeki sorunların ne zaman oluştuğu ya da oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki alıcının ne zaman farkedebileceği ile bağımsız bölümün teslim tarihi, varsa ihbar tarihi ve dava tarihi de göz önünde bulundurularak) yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarına yeterince yer verilmediği anlaşılmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198. maddesi (6098 sayılı TBK.’nun 223. maddesi) hükmü ile gizli ayıplar yönünden kendisine yüklenen “derhal ihbar” mükellefiyetini yerine getirip getirmediğini ispat yükü davacıdadır. Hal böyle olunca, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunu tanzim eden bilirkişi heyetinden, tarafların sunabileceği delillerde göz önünde tutularak eksik imalat olarak nitelendirilen imalatların, niteliği ve ortaya çıktıkları (mevsimlerdeki ..., kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak bu ayıpların ne zaman oluştuğu ya da oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman farkedebileceği) zaman dilimi dikkate alınarak, yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı yönünde taraf ve yargı denetimine esas olacak şekilde gerekçeli ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı birleşen dosya davalısına iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.