6. Ceza Dairesi 2014/11887 E. , 2018/2375 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli yağma, yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli yağma suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelemesinde;
Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08/10/2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının TCK’nın 53.maddesinin uygulanması yönünden infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
TC.Anayasası"nın 90. maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi ışığında, 5271 sayılı CMK"nın 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Yasanın 13. maddesine dayanılarak hazırlanan, Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, sanıklar için baro tarafından görevlendirilen zorunlu savunmanın ücretlerinin sanıklardan alınmasına hükmedilemeyeceği, bu ücretlerin Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanacağı gözetilmeden, yazılı şekilde zorunlu savunman ücretinin sanıklardan alınmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hükmün yargılama giderleri ile ilgili fıkrasından sanıklar ... ve ... için atanan zorunlu savunman ücretlerinin çıkartılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Sanıklar ... ve ... hakkında yaralama; sanık ... hakkında yaralama ve nitelikli yağma suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinin incelemesine gelince;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-5237 sayılı TCK"nın 149. maddesinin 2. fıkrasında “Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış hallerinin gerçekleştirilmesi durumunda ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır” hükmüne yer verilip aynı kanunun 87. maddesi başlığında ise “Neticesi sebebiyle ağırlaşmış” olup TCK"nın 149. maddesinin 2. fıkrası hükmünün açıklığı karşısında failin yağma suçu yanı sıra ayrıca cezalandırılması gereken yaralamanın 87. maddesindeki haller ile sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar ışığında,
Somut olaya gelince;
Sanıkların ortak aldıkları karar doğrultusunda, olay tarihinden önce bir alışveriş bahanesiyle katılanlarla konuşup anlaştıkları, olay tarihinde de buluştukları katılanlar ... ve ..."a parayı getirip getirmediklerini sordukları, katılanların da paranın ... olduğunu söylemeleri üzerine, sanık ..."ın belinden bir tabanca çıkarıp ... kafasına dayadığı, darp edip paraları istediği, bu sırada diğer katılan ..."ın da müdahalesini engellemek amacıyla onu Basit Tıbbi Müdahale ile düzelebilecek şekilde darp ettikleri, katılan ..."ın olay yerinden kaçtığı, sanıkların darp etmeye devam ettikleri katılan ..."in üzerinde bulunan para ile cep telefonlarını el ve işbirliği içinde aldıkları olayda, sanıkların katılanlara yönelik gerçekleştirdikleri eylemlerinin bir bütün halinde tek bir nitelikli yağma suçunu oluşturduğu; katılan ..."a yönelik kasten yaralama eylemi ile ilgili doktor raporu nazara alındığında, 5237 sayılı TCK"nın 86. maddesinde öngörülen suç kapsamında olup aynı kanunun 149. maddesinin 2. fıkrasına göre sanıkların ayrıca yaralamasuçundan cezalandırılmasının olanaklı bulunmadığı düşünülmeden, sanıklar ... ve ... hakkında kasten yaralama suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
2-Sanık ... hakkında yaralama ve nitelikli yağma suçlarından verilen mahkumiyet hükümleriyle ilgili olarak;
03/03/2011 tarihli jandarmaca düzenlenen tutanakta; sanık ..."e ait fotoğraf katılanlara gösterildiğinde, katılanlar ... ve ... ""havanın karanlık olmasından dolayı, tam emin olmamakla birlikte bu şahsında kendilerini darp ve gasp eden şahıslardan biri olabileceğini"" beyan ettikleri,
Sanık ..."in yakalanmasına müteakip güncel fotoğraflarının çekildiği ve teşhis işlemi yapılmak üzere katılanların adreslerine talimat ile gönderilmesi üzerine; katılanların Cumhuriyet Savcılığında alınan bu beyanlarında ise;
Katılan ..."ın; olay günü olay yerinde olmadığından şahısları görmediğini, dolayısıyla "gösterilen resimdeki şahsın kim olduğunu, olay yerinde olup olmadığını bilmediğini" belirtip, katılan ... ise; resmi gösterilen şahsın kendisini darp eden 4 kişiden birisi olduğundan kesinlikle emin olduğunu, fakat kendisinin kim olduğunu bilmediğini, isminin ... olup olmadığını bilmediğini, duyduğuna göre bu şahısların birden fazla lakapları olduğunu,
Katılan ..."ın ise olayı gerçekleştiren şahıslardan biri olan adını kendisine "..." diye tanıtan, Savcılık talimatında ise "..." olarak geçen şahıs olduğunu, Gölcük karakolunda resmi gösterilen şahsın da bu şahıs olduğunu ancak orada isminin "... ..." olarak geçtiği yönünde; beyanlarda bulundukları,
Sanık ..."in aşamalardaki savunmalarda özetle; üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek olay tarihinde Afyonkarahisar"ın Emirdağ İlçesinde olduğunu savunarak, Savcılık ve Mahkemede hiç cep telefonu kullanmadığını, 24/03/2011 günlü sorgusunda ise 2008 yılında cezaevinden çıktıktan sonra 1 ay kadar cep telefonu kullanıp sonrasında kullanmaktan vazgeçtiğini ifade ettiği,
Diğer sanıkların kullandıkları telefon hatlarına dair getirtilen TİB kayıtlarından sanığın adına kayıtlı bulunan ... nolu hat ile yağma olayının olduğu günden bir gün önce ve bir gün sonra diğer sanıkların kullandığı cep telefonu ile görüşme yapıldığının tespit edildiğinin kararda belirtildiği, söz konusu TİB kayıtlarına göre hat sahibi olan ..."ın "01.01.1951" doğumlu ve anne-baba adının "... ve ..." olarak gözüktüğü, sanık ..."in kimlik bilgilerinin ise farklı olduğu,
Sanık ... ise 09/11/2012 tarihli dilekçe ile 07/12/2012 günlü duruşmada, sanık ..."in olay yerinde olmadığını beyan etmiştir.
Yargılama süresince de sanık ... ile katılanların bir araya getirilip yüzleştirme yapılmadığı ve sanığın aşamalarda olay tarihinde Afyonkarahisar"ın Emirdağ İlçesinde olduğunu istikrarla savunduğu dikkate alındığında, ... numaralı telefon hattının satın alınması ile ilgili hizmet sağlayan firma ile hizmet alan arasında yapılan sözleşme araştırılıp, sözleşmede hizmet alanın kayıtlı bilgileri ile sanığın bilgileri arasındaki aykırılıkların neden kaynaklandığı saptanıp, TİB kayıtlarında ... ve ... oğlu 01/01/1951 doğumlu ... adına kayıtlı görünen . ... ... ...... numaralı telefon hattının kullanıldığı telefonun İMEİ numarasının tespiti ile, belirtilen telefon hattının olay tarihi öncesi ve sonrasında kimler tarafından kullanıldığı ve bunun sanık ... ile ilgisi olup olmadığı, resen belirlenip, gerektiğinde HTS ve baz istasyonu bilgilerinin incelenmesi suretiyle olay tarihinde olayın meydana geldiği yerden baz sinyali alınıp alınmadığı saptanıp, olanaklı ise sanık ..."in katılanlarla mahkeme huzurunda yüzleştirme işlemi de yapıldıktan sonra, sonucuna göre delillerin bütün halinde takdiri ile sanık ..."ın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği düşünülmeden eksik incelemeyle yetinilip, yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Kabule göre de;
a- (1) nolu bozma nedenine göre ayrıca kasten yaralama suçundan hüküm kurulamayacağının gözetilmemesi,
b- TC. Anayasa’sının 90. maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi ışığında, 5271 sayılı CMK"nın 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Yasanın 13. maddesine dayanılarak hazırlanan, Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, sanıklar için baro tarafından görevlendirilen zorunlu savunmanın ücretlerinin sanıklardan alınmasına hükmedilemeyeceği, bu ücretlerin Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanacağı gözetilmeden, yazılı şekilde zorunlu savunman ücretinin sanıktan alınmasına karar verilmesi,
c-24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK"nın 53. maddesinde yazılı, “seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptal edilmiş olması nedeniyle karar yerinde yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ..., ... savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımından yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 20.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.