14. Hukuk Dairesi 2016/15631 E. , 2019/6055 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine 02.11.2010 gününde verilen dilekçe ile mirasta iade denkleştirme talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda davalı ... yönünden davanın husumetten reddine, diğer davalılar yönünden davanın reddine dair verilen 24.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 01.10.2019 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı ... vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava mirasta denkleştirme ve iade istemine ilişkindir.
Davacı vekili, muris ...’ın 02.10.2010’da ileri derecede alzehimer hastası olarak 89 yaşında vefat ettiğini, davacıyla davalılardan ... ve Abdullah’ın murisin mirasçısı olduğunu, diğer davalı ...’in ise davalı ...’ın karısı olduğunu, davalıların murisin ileri yaşından ve hastalığından faydalandığını, bankada olması gerekenden daha az miktarda menkul kıymet ve para çıktığını, davalılar Abdullah ve ...’in son zamanlarda muristen yüklü miktarda borç aldığını, davalı ...’in İş Yatırım Gayrımenkul A.Ş’de çalıştığını ve murisin verdiği vekaletnameyle muris adına açılan yatırım ve mevduat hesaplarını yönettiğini, vekil olarak sorumlu olmasına rağmen kendi hesabıymış gibi tasarrufta bulunduğunu, bu hesaplarla ilgili ne sağlığında murise ne de terekeye iade yapıldığını, davalı ...’ın muris Fatma’dan kalacak gayrımenkullerden davacı ve davalı ... lehine feragat ettiğine dair el yazılı belgenin bulunduğunu, mirasın gerçek reddi için de dava açtığını ancak talebini sonuçsuz bıraktığını, murisin hesabından davalıların hesaplarına giden veya elden verilen paraların tespit edilip davacının miras payının tamamlanmasını ve denkleştirme yapılmasınnı, bu işlem yapılırken de davalı ...’ın feragatinin dikkate alınmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davalı ...’in yurtdışında çalıştığını, anne ve babasının servet edinmesine katkıda bulunduğunu, davalı ...’ın aileye ait bir kısım gayrimenkulleri murise sattırıp parasını kendisinin kullandığını, davalı ...’ın eşi ...’in vekil sıfatıyla yönettiği murise ait menkul ve yatırım hesaplarından terekeye intikal eden değerin bulunmadığını, davalı ...’ın 24.12.2007 tarihli feragatini içeren belge bulunduğunu, davacının düzenli bir işi olmadığını, ailesinden aldıklarıyla geçimini sağladığını, davalı Ömerin murisle ...Bankası ve HSBC’de ortak hesaplarının olduğunu, ...’in şahsi parasını bu hesaplara yatırdığını, muris para çekmekle uğraşmasın diye zaman zaman ...’in ortak hesaptan para çekip murise verdiğini, murisin de hayır işlerinde kullandığını, mirasta iade ve denkleştirme yapılırken bu açıklamalara göre yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Davalı ... ve ... vekili 06.07.2011 tarihli beyan dilekçesinde, davalı ...’a ait 24.12.2007 tarihli feragatnamenin geçerli bir mirastan feragat sözleşmesi olmadığını, davayla ilgisinin bulunmadığını, davalı ... yönünden davanın husumetten reddilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, davalı ... bakımından davanın husumetten reddine, diğer davalılar için davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mirasta denkleştirme mirasçıların murisin sağlığında muristen karşılıksız olarak aldığı mal ve kıymetlerin geri alınarak miras taksiminde tereke içerisinde yer almasıdır. TMK’nın 669. Maddesi gereğince “Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler. Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça denleştirmeye tabidir.” Altsoy dışındaki yasal mirasçılara yapılan kazandırmalarda ise miras payına mahsup edilmek üzere hareket edilmediği yönünde bir karine vardır. Bu karinenin aksinin davacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Murisin sağlığında karşılıksız olarak yaptığı kazanımı elde eden yasal mirasçılara karşı dava açılabilir.
Müşterek hesaptaki paylar aksi iddia edilip kanıtlanmadıkça birbirine eşittir. Zira, para müşterek hesaba yatırıldığına ve pay bakımından bir anlaşma bulunmadığına göre mülkiyetin yarı yarıya olmak üzere hak sahiplerine ait olması gerekir. Müşterek hesap birden fazla kişiye aitse mudilerden birinin ölümü halinde, aksine sözleşme yoksa, hesaptaki paralar eşit paylara bölünecek ve hayatta kalan mudiye kendi payı ödenebilecektir. Ortak hesabın taraflarından her biri bankadan para çekerken, payına göre kendi adına, payından fazlası için diğer hesap sahibinin vekili olarak hareket etmekte olup, payından fazla çektiği miktarda diğer hak sahibine karşı borçlu durumuna girer. Davalı, mirasbırakanın ölümünden önce hesaptaki paradan çekmiş olduğu tutar ile ölümünden sonra çekmiş olduğu tutardan payından fazla çektiği miktar kadar diğer mirasçılara karşı sorumludur.
Somut uyuşmazlıkta dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, murisin davalı ... ile ortak hesaplarının bulunduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece murisin, davalı ... ile açtığı müşterek hesaplar tespit edilerek bu hesaplardaki bedelin nereden geldiği; hesaplardaki bedelin ilk açılış tarihinden itibaren takip edilerek murisin vefat ettiği 02.01.2010 tarihinde ulaştığı rakam ve bu hesaplarda açıldığı tarihten kapatıldığı, kapatılmamış ise dava tarihine kadar kimlerin tasarrufta bulunduğu belirlenmelidir. Belirlenen bu bedelden davacının miras payı dikkate alınarak hakettiği bedelin bulunup bulunmadığının saptanması gerekir. Dosya içerisindeki bilirkişi raporlarında belirtilen hususlar gözetilmediği, denetime elverişsiz olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının, davalılar Abdullah ve Ülfet yönündeki iddiaları yeterli şekilde araştırılmadan, bilirkişi raporlarındaki çelişkiler giderilmeden hüküm kurulması doğru değildir. Mahkemece murisin ölmeden önceki tüm malvarlığı ve tarafların iddiaları araştırıldıktan sonra, içerisinde bankacı, emekli sayıştay denetçisinin de bulunduğu konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmalı sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde davacı tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.