(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2011/18665 E. , 2012/833 K.
"İçtihat Metni"
... adına Avukat ... ile 1-... Gemi Ans. San. A.Ş. adına Avukat Burcu Aydın ve 2-... Denizcilik Demir Ve Çelik Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti. aralarındaki dava hakkında Kartal 4. İş Mahkemesinden verilen 14.10.2009 tarihli ve 2009/423 esas, 2009/847 karar sayılı kararı Dairenin 21.10.2011 tarihli ve 2011/1606 esas, 2011/3234 karar sayılı ilamıyla BOZULMASINA karar verilmiştir. Davacı avukatınca kararın maddi hataya dayandığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması istenilmiştir.
İş Mahkemeleri Kanununun 8/3. maddesi gereğince İş Mahkemelerinden verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ancak; Yargıtay onama ya da bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunduğu hallerde, dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayalı olarak verilmiş onama ya da bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak, evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır. Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.
Gerçekten; maddi yanılgı kavramından amaç; Hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa, inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin Kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılanma sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrar edilmesi ve maddi gerçeğin göz ardı yapılması, yargıya duyulan güven ve saygınlığı sarsacağı gibi, Adalete olan inancı ortadan kaldırır ve yok eder.
Bu nedenledir ki; Yargıtay; bu güne değin maddi yanılgının belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltmesini kabul etmiştir. Kaldı ki kimi açık maddi yanılgıya dayalı ve yanlışlığı son derece belirgin haksız ve adaletsiz sonuçların giderilmesi kamu düzeni açısından zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2002/10-895E ve 2002/838K, 2003/21-425 esas, 2003/441 karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Davacı ... ile davalılar arasında görülen işe iade davasında yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ilişkin Kartal 4. İş Mahkemesince verilen 14.10.2009 gün 2009/423 esas, 2009/847 karar sayılı hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce dosya kapsamına göre İş Sözleşmesinin davalı işveren tarafından 07.03.2009 tarihinde feshedildiği 4857 sayılı İş Kanunu"nun 20/1. maddesine göre davanın bir aylık süre içerisinde açılması gerektiği bu sürenin hak düşürücü süre olup davanın ise 17.04.2009 tarihinde açıldığından bahisle ön koşulları bu yönüyle oluşmayan davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir. Bu karar üzerine davacı vekili Dairemiz onama kararının maddi yanılgıya dayalı olduğundan bahisle düzeltilmesini talep etmiş ve davacının İş sözleşmesinin feshinden 07.04.2009 tarihi itibariyle haberli olduklarını 1 aylık yasal süre içerisinde davanın açıldığını belirterek süreden redde ilişkin Dairemiz kararının kaldırılmasını istemiştir.
Dava davacının,işe iade istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı Kanun"un 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikâyet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması bu yöndedir.
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
Somut uyuşmazlıkta davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin feshinin 07.03.2009 tarihini taşıyan bildirimle gemi inşa piyasasını derinden etkileyen küresel ekonomik kriz nedeniyle davacının iş sözleşmesinin 07.04.2009 tarihinde sona ereceğinin bildirildiği davacını adının açıldığı bölüme imzadan imtina ettiğinin yazıldığı ancak ayrıca davacını fesih bildirimini imzadan imtina ettiği tarihe ilişkin tutanak tutulmadığı bu belgeden davacının fesih bildirimini 07.03.2009 tarihinde öğrendiği sonucuna varılamadığı gibi işten ayrılma bildirgesinin 07.04.2009 tarihini taşıdığı bu bildirgede davacı ve davalı işverenin imzasının yer aldığı, öte yandan davacının tanık sıfatıyla dinlendiği Kartal 4. İş Mahkemesinin 2008/785 E sayılı dava dosyasında 24.03.2009 tarihli ifadesinde davacı Levent Akhan’ın sendikal faaliyet nedeniyle işten çıkarıldığın kendisinin iş aktinin henüz sona ermediğini ancak sıranın kendisine geldiğini düşündüğünü tanıklık için ifade vermek üzere gelirken usta başının kendisine tanıklık etmesi nedeniyle “yarın işe nasıl geleceksin” dediğini belirtmiş mahkemede davayı kabul gerekçesinde davacının Mahkemenin 2008/783 E sayılı dosya davacısı Levent Akalın’ın işe iade davasında 24.03.2009 tarihli celsede davacı tanığı sıfatı ile beyanı sonrasında davacını iş aktinin sona erdiği kabul edilerek feshin gerekçesinin haklı olmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.Anılan sebeplerle davacının feshi 07.04.2009 tarihinde öğrendiği ise 17.04.2009 tarihinde açıldığı, bildirim tarihine göre davanın bir aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı sonucuna varılmıştır. Ne var ki Dairemizce maddi hata sonucu bu yön gözetilmeyerek mahkeme kararı davanın süresinde açılmadığından bahisle bozulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; maddi hata isteminin kabulü ile Dairemizin 21.10.2011 gün, 2011/606 esas, 2011/3234 karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, iki tarafın yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin 5,55 TL"nın davacıya arta kalanın davalıya yükletilmesine, 30.01.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.