10. Hukuk Dairesi 2010/15750 E. , 2012/5611 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine,temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 01.01.1992-31.08.2008 tarihleri arası sigortalı çalışmaları, davalı Kurum nezdinde 47976.06 işyeri numarasıyla tescilli, davalı ... tam olarak bildirilen davacının; aynı işyerinden, bildirime konu yapılmayan 19.02.1991-01.01.1992 tarihleri arası sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hizmet aktinin geçtiği işyerinin yabancı ülke elçiliği olması ve 506 sayılı Yasanın uygulama imkanın bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesinde yer alan, “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20"nci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları kanun hükümlerine göre değerlendirilir.” hükmü uyarınca, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesidir.
Hizmet akti, pozitif hukukumuzda Borçlar Kanunu’nun 313-354. maddelerinde düzenlenmiştir.506 sayılı Yasanın 2’nci maddesinde genel bir tanım yapılarak, bir hizmet aktine(iş sözleşmesine) dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre “sigortalı” sayılacağı belirtildikten sonra, 3’ncü maddesinde, bu kanun uygulamasında sigortalı sayılmayacak kimseler ile bazı
sigorta kollarının uygulanmayacağı kimseler açıklanmış, 6.maddede, çalışanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olacakları hüküm altına alınmıştır. Anılan kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; iş sözleşmesine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin(hizmetin) işverene ait işyerinde veya işyerinden sayılan yerlerde görülmesi, 3’ncü maddede belirtilen “sigortalı sayılmayan” kişilerden olunmamasıdır. Öte yandan, 506 sayılı Yasanın 3.madde hükmünde, Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı ülke elçiliklerinde, hizmet aktiyle çalışan Türk Vatandaşlarının sigortalı sayılamayacağı yönünde bir hüküm bulunmadığı gibi; Devletler Hukukunda da, buna engel bir düzenlemede yer almamaktadır.
Kaldı ki, Yabancı Devletlerin yargı muafiyetinden yararlanamayacağı halleri düzenleyen, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 49.maddesi,
“(1) Yabancı devlete, özel hukuk ilişkilerinden doğan hukukî uyuşmazlıklarda yargı muafiyeti tanınmaz.
(2) Bu gibi uyuşmazlıklarda yabancı devletin diplomatik temsilcilerine tebligat yapılabilir.” Hükmünü içermekte olup; uyuşmazlık konusu davamızda, bir yargı muafiyeti de söz konusu değildir.
Şu halde yapılması gereken iş; bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olması, bu nedenle de özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesindeki zorunluluk ve gereklilik ilkeleri gereğince, davanın esasına girilerek yapılacak yargılama sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.