Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11619
Karar No: 2019/5628

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/11619 Esas 2019/5628 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı olan kişinin miras bırakanı olan annesinin taşınmazlarını satış göstermek suretiyle yaptığı temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle toplam 10 parsel yönünden davanın kabulüne, satış işlemlerinin ve ölünceye kadar bakım akdinin gerçek olduğu gerekçesiyle 2 parsel yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı, muris muvazaasına ilişkin talebin ayrıntılı olarak incelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Muris muvazaasına ilişkin iptal tescil talebinin değerlendirilmesi, talebin reddine karar verilmesi durumunda ise tenkis isteği bakımından bir değerlendirme yapılması gerektiği belirtilen kararda, temlik edilen payların yarısı oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 706., Türk Borçlar Kanunu’nun 237. (Borçlar Kanunu’nun 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunan gizli bağış sözleşmelerinin miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar tarafından dava açılarak muvazaalı olduğu gerekçesiyle geçers
1. Hukuk Dairesi         2016/11619 E.  ,  2019/5628 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan annesi ...’nın ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarını satış göstermek suretiyle, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarını ise ölünceye kadar bakma akdi ile kızı olan davalı ...’a devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, annesinin tüm bakım ve ihtiyaçları ile ilgilendiğini, ... parsel sayılı taşınmazda bulunan dubleks daireyi kendisinin yaptırdığını, ... ve ... parsel sayılı taşınmazları bedelleri karşılığında satın aldığını ancak Almanya’da ikamet etmesi nedeniyle sonradan devredilmek üzere babası adına tescil edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, mirasbırakan tarafından yapılan temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, satış işlemlerinin ve ölünceye kadar bakım akdinin gerçek olduğu gerekçesiyle ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
    ./..
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1932 doğumlu mirasbırakan ..."nın 29.02.2012 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak ..."dan olan davacı oğlu ... ile ..."ten olan davalı kızı ...nın kaldıkları, çekişme konusu ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... parsel sayılı taşınmazlar ile ... parsel sayılı taşınmazdaki .../... payın, ... parsel sayılı taşınmazdaki 1300/7400 payın davalının babası ve mirasbırakanın eşi olan ... adına kayıtlı iken ölümü üzerine, 1/4 paylarının mirasbırakan ... adına tescil edildiği, mirasbırakan ..."nin bu taşınmazlardaki paylarının tamamını 21.10.2011 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile, yine ..."dan intikal eden ... parsel sayılı taşınmazdaki 3 numaralı bağımsız bölümdeki payının tamamını 20.10.2011 tarihinde ve ... parsel sayılı taşınmazdaki 1/4 olan payının tamamını 21.10.2011 tarihinde satış suretiyle davalı kızı ..."ya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Bilindiği ve Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesinde düzenlendiği üzere "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." Yine 6100 sayılı HMK"nun 190/1. maddesi gereğince "ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
    Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
    Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
    Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
    Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca; yukarıdaki ilkeler gereğince, mirasbırakanın başka taşınmazları bulunup bulunmadığının ilgili Tapu Müdürlüğünden sorulması, taraf tanıkları yeniden dinlenmek suretiyle ölünceye kadar bakma akdi ve satış işlemlerinin gerçek olup olmadığı ayrıntılı olarak incelendikten sonra, muris muvazaasına ilişkin iptal tescil talebinin değerlendirilmesi, bu talebin reddine karar verilmesi durumunda ise bu kez tenkis isteği bakımından bir değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Kabule göre de; temlik edilen payların yarısı oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerekirken fazla payın iptaline karar verilmesi de doğru olmamıştır.
    Tarafların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi