1. Hukuk Dairesi 2016/13589 E. , 2019/5626 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptal-tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, mirasbırakan dedesi ...’ın cilt:... sayfa:... no: ... ve cilt:... sayfa:... no: ...’de kayıtlı tapulu taşınmazlarını kadastro öncesinde davalı oğlu ...’e hibe ettiğini, kadatro geçtikten sonra taşınmazların ... ada... - ..., ... ada ..., ve ... ada ... parsel numaralarını aldığını ve davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, yine murisin ada ... merkezde bulunan binasını da davalı eşi ...’ye ve dava dışı ... Vakfına vasiyet ettiğini, mirasbırakan tarafından yapılan devirleri murisin ölümünden sonra öğrendiğini, tüm işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ve saklı payının ihlal edildiğini ileri sürerek ... ada... - ..., ... ada ..., ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden saklı payı oranında tapu iptal-tescile ve tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... davanın reddini savunmuş; diğer davalılar ..., ... ve ... davayı kabul etmişlerdir.
Mahkemece, TMK"nın 571. maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1929 doğumlu mirasbırakan ...’in 10.03.2009 tarihinde ölümü üzerine geride mirasçı olarak davanın tarafları olan davacı ile davalıların kaldığı, 31.07.2009 tarihli kadastro çalışmaları sırasında, 20 yılı aşkın bir zamandır malik sıfatı ile zilyet olunduğundan söz edilerek, çekişme konusu ... ada... parselin ½ hissesi, ... ada ... ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazların tamamı senetsizden davalı ... adına, yine dava konusu ... ada 24 parsel taşınmazın da senetsizden diğer davalı ... adına kadastroca tespit edildiği, eldeki davanın davalısı ... tarafından açılan ada ... Kadastro Mahkemesinin 2009/361 E. 2014/12 K. sayılı tespite itiraz davası sonucunda davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın Yargıtay 16. Hukuk Dairesince bozulduğu ve bozma sonrası yeni esas alınıp 2016/5 Esas 2017/6 Karar sayılı dava dosyası üzerinden yürütülen yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinde olup henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince, davaya konu taşınmazlara ilişkin kadastro tespiti itirazlı olup henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; hak durumunu belirleyecek olan kadastro tespitine karşı açılan ada ... Kadastro Mahkemesinde görülen 2016/5 Esas 2017/6 Karar sayılı tespite itiraz davasının sonucunun beklenmesi, yukarıda belirtilen ilke ve olgular doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, davalılar ..., ... ve ...’ın kabul beyanları da gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici....maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.