9. Ceza Dairesi 2020/154 E. , 2020/1123 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik
Hüküm : CMK"nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat
Dosya incelendi;
Sanık ... hakkındaki tefecilik suçuna ilişkin olarak; TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçu kanunun "Topluma Karşı Suçlar" başlıklı üçüncü kısmının dokuzuncu bölümünde düzenlenmiş olup suçun mağduru tüm toplumdur. Tefecilik ilişkisinde faiz karşılığı ödünç para alan kişi, iradi olarak faiz ilişkisinin tarafı olmakta olup gerçek anlamda suçun pasif failidir. Ancak kanun koyucu izlediği suç siyaseti gereği tefecilik fiilinin aktif failinin kolayca tespitini sağlamak amacıyla ödünç para alan kişiyi cezalandırmamıştır. Bu halde tefecilik fiilinin pasif faili konumunda bulunan faiz karşılığı ödünç para alan kişinin suçun mağduru olarak kabulüne olanak yoktur. Bu kişilerin fail hakkında şikayetçi olmaları halinde açılan bir kamu davasındaki konumları ihbar eden niteliğindedir ve suçun doğrudan mağduru olmadıklarından davaya katılma hak ve yetkileri bulunmamaktadır. Bu nedenle sanık hakkında tefecilik suçundan açılan kamu davasına CMK"nın 237. maddesine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen müştekinin katılma hakkı olmadığı, yine mahkemece usulsüz olarak verilen katılma kararının da hükmü temyiz hakkı vermeyeceği, bu itibarla hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından müştekiler ..., ..., vekilinin temyiz talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 317. maddesi gereğince REDDİNE, incelemenin O yer Cumhuriyet savcısı ve katılan Hazine vekilinin sanık ... hakkında tefecilik suçundan verilen beraat hükmüne yönelik temyiz istemiyle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 gün ve 2014/118 Esas, 2016/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği, bu bağlamda TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun, kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında TCK"nın 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel sanık hakkında dava konusu olsun ya da olmasın tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması gerekeceği nazara alındığında; UYAP sisteminden yapılan sorgulamada; sanık hakkında, Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 1210/2011 tarih ve 2011/346 Esas, 2011/522 Karar sayılı dosyasında sanık hakkında tefecilik suçundan mahkumiyet kararı verildiği ve kararın 03/11/2015 tarihinde temyizde onanmak suretiyle kesinleştiği, dosyada suç tarihinin 09/2009-2010, iddianame tarihinin 08/06/2011 olduğu, hakeza temyize konu bu kamu davasında ise suç tarihinin 2010, iddianame tarihinin 09/07/2013 olması karşısında; Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesi dosyasının asılları veya onaylı örneklerinin bu dosya arasına konulmasından ve maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması bakımından, sanığın vergi mükellefi olduğunun belirlenmesi halinde ve gerektiğinde hakkında vergi inceleme raporu düzenlettirilmesinden, tefecilik yapıp yapmadığı hususunda kolluk araştırması yaptırılmasından, müşteki ..."in şikayet dilekçesinde isimleri ve adreslerini belirttiği kişilerin tanık sıfatıyla dinlenmesinden sonra suçun sübutu halinde sanığın hukuki kesinti bulunmayan eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme tek tefecilik suçunu oluşturması nedeniyle TCK"nın 3/1 ve 61/1. maddeleri de gözetilerek hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken yetersiz gerekçe ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 2010 yerine 18/01/2013 olarak gösterilmesi suretiyle CMK"nın 232/2-(c) maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı, O yer Cumhuriyet savcısı ve katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA 21/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.