Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin tütün ürünlerinin satış ve pazarlama işi ile iştigal ettiğini, piyasaya yeni giren firmaların rekabeti arttırması, bağımsız piyasanın idari otoritenin sıkı kontrol ve düzenlemelerine tabi kendine özgü yapısı nedeni ile asıl iştigal konusuna odaklandığını ve asıl iştigal alanı olmayan yardımcı işlerin taşeronlar eliyle yürütülmesinin zorunlu hale geldiğini, şirket yönetim kurulunun asıl işlerden sayılmayan ve davacının da çalıştığı depolardaki lojistik faaliyetlerin tedarikçiler eliyle yöneltilmesine karar verdiğinden buna ilişkin faaliyetlerin sona erdirildiğini, faaliyeti sona eren işlerde çalışanlara uygun kadro bulunamadığından bu kişilerin her türlü haklarının verilerek iş akitlerinin sona erdirildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre işverenin yönetim hakkı kapsamında amaç ve içeriğini belirlemekte serbest olduğu kararlar alabileceği, bu kararların yerindelik denetimine tabi tutulamayacağını ancak alınan işletmesel karar iş akdinin fesih sonucunu doğurmakta ise hakkın kötüye kullanıp kullanmadığının yargı denetimine tabi olduğunu, taraf tanıklarının anlatımlarından davacının yapmakta olduğu işle ilgili olarak iş yerinde faaliyet gösterildiği ve davacının yerinde bir başka kişinin işe alındığı ve bu kişinin davacının işini yaptığının tespit olunamadığını, bu nedenle işverence alınan kararın haklı ve yerinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
Karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı
uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden
işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20.maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda davacı 04/07/1994 - 03/01/2010 tarihleri arasında davalı işyerinde Depo Kontrolörü olarak çalışmıştır. Davacının iş sözleşmesi değişen pazar şartları ve piyasaya yeni giren yatırımcılar sebebiyle artan rekabet ortamının işe yaptığı etkiler nedeniyle dağıtım ve lojistik departmanının yapısını ve faaliyetlerini tekrar gözden geçirme gereği doğurduğu, bu kapsamda şirketçe belirtilen bölümün konusunun uzmanı firmaya devretme kararı alındığı ve değişen organizasyon yapısı sebebi ile feshedilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında açıkça belirtildiği üzere davalı işverenin depo lojistik faaliyetlerini kendi iştigal alanı dışına çıkarması, sözkonusu hizmetleri tedarik yolu ile dışarıdan alması, yardımcı nitelikteki hizmetlerin taşeronlar eliyle yürütülmesine karar vermesi ve bu yolla faaliyetlerini yürütmesinin mümkün olduğu ancak davacının çalıştığı işyerinde Haziran 2009 ile Mayıs 2010 tarihleri arasında 23 işçinin işten çıktığı ve aynı süre zarfında 24 işçinin işe alındığı fakat alınan işçilerin davacının çalıştığı işle ilgili olarak işe alındığının tespit edilemediği, işe alınanların görev ve niteliklerinin ne olduğunun tespit edilememesine karşın bu kişilerin yerine davacının istihdamının mümkün olup olmadığı ve bu görevlerin davacıya teklif edilmemiş olmasının ve feshin son çare olarak uygulanıp uygulanmadığının tespitinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir. Dolayısı ile dosya içeriğinden de açıkça anlaşılacağı üzere alınan işçilerin davacı ile aynı nitelikte olup olmadıkları, davacıya kısa bir eğitim verilerek yapabileceği işlere yeni işçi alınıp alınmadığı hususlarının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26/01/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.