10. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/16335 Karar No: 2012/5319
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2011/16335 Esas 2012/5319 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2011/16335 E. , 2012/5319 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Davacı, işkazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin tazmini davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davalı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.03.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davalı adına ... ile karşı taraf adına ... geldiler. Duruşmaya başlandı. Hazır bulunan Avukat/lar/ın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava; davalıya ait demir madeni işyerinde kepçe operatörü olarak çalışan sigortalının, dinamitle ateşleme yapılan ana galerideki madeni, galeri dışındaki kamyonlara yükleme işini yaptığı sırada ocak tavanından düşen parçanın sürücü kabinine isabet ederek ölmesi şeklinde gerçekleşen iş kazası nedeniyle ölen sigortalıların hak sahiplerine bağlanan gelirlerin tazmini istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı; 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir. 506 sayılı Yasanın kusur sorumluluğunu esas alan 26. maddesine dayanan rücu davalarında, kusurun belirlenmesinde, zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı açısından uzman sayılacak kişiden kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Bilirkişinin kusur durumunu saptarken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğini, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığını ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının 4857 sayılı İş Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda raporda tartışılması gerekir. Mahkemece, 07.02.2011 tarihli kusur raporuna dayanılarak hüküm kurulmuş ise de; hükme dayanak yapılan kusur raporu, makine mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenmiş olup, iş kazasının gerçekleştiği iş kolunda uzman olmayan bilirkişilerce düzenlenmiş olması nedeniyle kusur raporu yeterli görülmemiştir. İş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile işçi sağlığı ve işgüvenliği alanında uzman maden mühendisi bilirkişiden, yukarıda sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında yapılacak incelemeyle; mevzuat uyarınca hangi önlemlerin alınması gerektiği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalının uyup uymadığı yönlerinin yargısal denetime elverir biçimde irdelendiği rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz kusur raporunun hükme dayanak alınmış olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, davacı avukatı yararına takdir edilen 900,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıya, davalı avukatı yararına takdir edilen 900,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 20.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.