(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2011/5411 E. , 2012/543 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı işveren, davacının çeşitli zamanlarda işini savsakladığını, işine gelmediğini ve geç geldiğini, hırsızlık yaptığını bunlara ilişkin tutanaklar tutulduğunu, davacının istifa dilekçesi vererek iş akdinin son bulduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iş akdinin feshinden sonra davacının işe gelmemesinin doğal olduğu ve sonrasında tutulan tutanakların hukuki değerinin olmadığı, davalının davacının hırsızlık yaptığını ispatlayamadığı, fesih bildiriminin yazılı olması ve fesih nedeninin açık ve kesin olarak bildirilmesi gerektiği halde bunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve feshin geçersizliği ile davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Hüküm davalı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Somut olay tüm dosya kapsamı itibariyle değerlendirildiğinde;
Davalı işverence davacının istifa ederek işyerini terk ettiği ileri sürülmüş ve davacının imzasını taşıyan istifa yazısı dosyaya sunulmuştur. Davacı vekili, davalı tarafça müvekkilinin hırsızlık isnat edilerek karakola şikayet edileceği baskısı ve tehdidi altında istifa dilekçesinin imzalatıldığını ileri sürmüş ise de bu iddiasını kanıtlamış değildir. Davacının dinlettiği tanıklar iş sözleşmesinin sona erdiği tarih itibariyle işyerinde çalışmadıkları gibi görgüye dayalı bilgilerinin de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar istifa dilekçesinin hangi tarihte verildiği yazılı değilse de, davacının 21/05/2009 tarihinde avukata vekalet verdiği dikkate alındığında, bu tarihten önce istifa ettiği anlaşılmaktadır ki, bu husus davalının savunmasını da doğrulamaktadır. Mevcut delil durumuna göre iş sözleşmesinin davacı tarafından verilen istifa dilekçesi ile sona erdirildiği sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 60,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 24/01/2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.