3. Hukuk Dairesi 2019/1842 E. , 2019/6466 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 10/09/2019 tarihinde davacı vekili Av.... ile davalı asil ve vekili Av.... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan asilin ve vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların, " ... Üniversitesi Bodrum Güzel Sanatlar Fakültesi Nasuhoğlu Kültür Merkezi" inşaatı yapım işinin ihalesini "... - ... Ortak Girişimi" olarak aldıklarını, İş Ortaklığı Beyanamesine göre, girişimin %51"i davacı, %49"u davalıya ait bulunduğunu, işin tamamlandığını, inşaat sonrası hesapların incelenmesinde, davalının ortak girişimden 934.000,00 TL avans aldığı, buna karşılık yaptığı harcamaların 539.000 TL olduğunun belirlendiğini, hak edişlerden 2.851.441,50 TL alındığını, kendisi tarafından davacıya 600.000,00 TL avans verildiğini, 334.512,00 TL"nin ise 10 nolu hak ediş olarak davalı tarafından alındığını, ortak girişim için dava dışı şirkete 294.000.00 TL ödeme yaptığını, halen borç alacak ilişkisinin sona ermediğini, ortak girişim hesabından fazladan aldığı 395.000,00 TL"nin fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 215.000,00 TL"sinin ortak girişime iadesi için gönderilen ihtara cevabında borçlu olmadığını bildirdiğini ileri sürerek, ihtara rağmen ödenmeyen 215.000,00 TL"nin 26/12/2011 tarihinden ticari faiziyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; davacının ödeme iddiasını kesin delillerle ispatlaması gerektiğini, taraflar arasında ilişkinin adi ortaklık olduğunu, davalı hesabına 10 no"lu hakediş (332.048 TL) ve hesap dökümüne göre, davacı tarafından yatırılan 249.000 TL (toplam 581.048 TL) yatırıldığını, harcama icmali ve eklerine göre 934.252.82 TL harcama yapıldığını, bu nedenle iddiaların asılsız olduğunu iş bitiminden sonraki eksiklerin davalı tarafından (353.204 TL harcama ile kendisinin alacaklı olduğu) karşılandığını, davacının 11 hakediş aldığını, hakedişlerin ortaklık için harcandığının belgelendirilmesi gerektiğini, kendi faturalarındaki içeriği belli olmayan malzemeleri kabul etmediklerini, inşaat bitim tarihinden sonraki faturaların kabul edilmediğini, mükerrer fatura ibraz edildiğini, kendisine ait iş makinaları ve araçların kullanıldığını, davacının 40.000,00 TL ödemeyi taahhüt ettiğini, ancak ödemediğini, ortaklığın 30/06/2010 tarihinde başladığı, işin 04/10/2011 tarihinde bittiğini, davacının payına düşenden sorumlu olduğunu bildirerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıya yaptığı ödemenin 706.048 TL olduğunun belirlendiği, davalıya ödendiği iddia edilen 220.000 TL ve 6.000 TL"ye ilişkin delil bulunmadığı gerekçe gösterilerek istaplanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin ... esas 2015/14146 karar sayılı 15/09/2015 tarihli ilamıyla;
“....Bu açıklamalar ışığında taraflar arasındaki ilişki gözden geçirildiğinde, bu ilişkinin bir sözleşmeye dayalı olduğu tartışmasızdır. Taraflar arasındaki iş ortaklığı beyannamesi ile %51-%49 hisseli Üniversite Kongre Merkezi inşaatı işine teklif vermek ve iş kendilerine ihale olunduğunda işin ifası ve bitirilmesine yönelik tarafların aralarında ortaklık kurduğu ve ihaleyi alarak inşaatın yapım işinin bitirilip teslim edildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki ortaklık konusu inşaatın bitirildiği uyuşmazlık konusu olmadığına göre, TBK 639. maddesinde öngörülen amaca ulaşıldığı için davacının talebi ortaklığın feshi ve tasfiyesini kapsadığının kabulü gerekir
... Bütün bu açıklamalar ışığında, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile taraflar arasında geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunun kabulü zorunlu olup, uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Söz konusu bozma ilamı uyarınca, mahkemece; tasfiye memurunca alınan rapor ve sonrasında alınan benzer mahiyetli heyet raporu da dikkate alındığında davalı ..."ın ..."na borçlu olduğu, söz konusu borcun kapanması ile ortaklığın tasfiyesinin tamamlanacağı zira ortaklığın herhangi bir mal varlığı bulunmadığı ve bozma ilamı doğrultusunda yalnızca tasfiye memurunca bilançosu oluşturularak neticelenmesi gerektiğinden davalı vekilinin ayrıca teknik bilirkişilerden rapor aldırılması talebinin reddi ile davacı talebi ile bağlı kalınarak davanın kabulü ile, 215.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesi suretiyle taraflar arasındaki ortaklığın tasfiyesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyulmakla birlikte bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Dosyanın incelenmesinde; taraflar arasında kurulan adi ortaklık kapsamında inşaat yapım işi gerçekleştiği, davacı tarafça davalının 934.000,00 TL avans almasına karşın 539,000 TL harcadığının iddia edildiği, davalı taraf savunmasında; 10 no"lu hakediş 332.048 TL ve davacı tarafından yatırılan 249.000 TL olmak üzere toplam 581.048 TL aldığını, buna karşın 934.252,82 TL harcama yaptığını beyan ettiği, dava öncesi çekilen ihtara verilen cevapta ise davalının 926.940,93 TL aldığını kabul ettiği, bozma sonrası tasfiye memuru raporunda yapılan ödemeler ve harcamalara ilişkin hesaplama yapıldığı, buna göre ihaleden 2.851.443,46 TL gelir elde edildiği, davacının pilot firma olarak 1.945.716,96 TL harcama yaptığı, davalının ise 630.991,36 TL harcadığı, ayrıca 290.716,68 TL icra ödemesi sonucu zarar edildiği, sonuç olarak davacının 271.663,07 TL davalıdan tahsil etmesi gerektiği hususlarının belirtildiği, davacı tarafça bu raporun esas alınmasının talep edildiği görülmektedir.
Tasfiye kapsamında hükme esas alınan raporda, taraflarca sunulan belge ve ödemelere göre hesaplama yapıldığı, ancak içerik yönünden adi ortaklığın gerçekleştirdiği işe yönelik harcama yapılıp yapılmadığı hususunda denetime elverişli rapor alınmadığı, davalı tarafça cevap dilekçesiyle birlikte davacı tarafından sunulan fatura içeriklerine yönelik itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece; tarafların ödeme ve harcamalara yönelik ikrarları da dikkate alınarak, davacı tarafından yapılan harcamalara ilişkin sunulan fatura içeriklerinin adi ortaklık kapsamında yürütülen inşaat yapım işi kapsamında kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi amacıyla uzman mühendis bilirkişi heyetinden alınacak rapor doğrultusunda denetlenmesinin ardından oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 2.037,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.