Esas No: 2020/17579
Karar No: 2022/19455
Karar Tarihi: 11.10.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/17579 Esas 2022/19455 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada sanık, görevi yaptırmamak için direnme, hakaret ve 6136 sayılı yasaya muhalefet suçlarından mahkumiyet hükümleri almıştır. Dosya temyiz edilerek Ceza Dairesi tarafından incelenmiştir. Sanığın hakaret suçlamasındaki mahkumiyeti bölgedeki diğer iki sanıkla beraber teyit edilmiştir. Ancak, diğer sanıkların polis memurlarına hakaret iddiaları çürütülememiştir. Hükümler temyizden geçememiştir. Kanun maddeleri 6136 sayılı yasa, TCK'nın 265/4. maddesi ve TCK'nın 3. maddesi olarak belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaret, 6136 sayılı yasaya muhalefet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, sanık ... hakkında hakaret suçundan verilen mahkumiyet hükmünü temyiz eden Av. ...’nın, sanık tarafından vekil tayin edildiğini gösteren vekaletnamesi olmadığı, bu suç yönünden sanığın temyiziyle sınırlı inceleme yapılacağı belirlenerek dosya görüşüldü;
Temyiz isteklerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1.) Sanık ... hakkında 6136 sayılı yasaya muhalet ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde ;
Sanığa yükletilen 6136 sayılı yasaya muhalefet ve görevi yaptırmamak için direnme eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Sanığın görevi yaptırmamak için direnme eylemini silahtan sayılan bıçakla işlediği kabul edilmesine rağmen hakkında kurulan hükümde TCK’nin 265/4. maddesi uygulanmamış ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşıldığından, sanık ...’in ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2.) Sanıklar ... ve ... hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde ; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a-) Sanıklar ... ve ...’ in aşamalarda müşteki polis memurlarına hakaret etmediğine yönelik savunmaları, olay tutanağında sanıklardan ...’un hakaret ettiğinden bahsedilmemesi ve müştekilerin beyanlarında hakaret sözlerini açıkça belirtmemeleri karşısında, tanık ... dinlenmeden, dosyadaki mevcut ifadeler arasında oluşan çelişki giderilmeden ve sanıkların müşteki polis memurlarına söylediği kabul edilen sinkaflı sözlerin neler olduğu açıklanıp tartışılmadan eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile hakaret suçundan mahkumiyet kararları verilmesi,
Kabule göre ;
b-) TCK’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde öncelikle hapis ya da adli para cezasının neden seçildiği kanuni ve yeterli gerekçe gösterilerek açıklanmalı, daha sonra da alt ve üst sınırlar arasında kanuni ve yeterli gerekçe gösterilerek temel ceza belirlenmeli, TCK’nın 3. maddesinde yer alan “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” ilkesi de gözetilmelidir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda, sanıklar hakkında yeterli gerekçe gösterilmeden hakaret suçunda temel ceza olarak hapis cezası tercih edilmesi,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafisi ve sanık ...’in temyiz sebepleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.