Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/16324
Karar No: 2012/5168

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2010/16324 Esas 2012/5168 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2010/16324 E.  ,  2012/5168 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dava; 13.08.2006 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle yaralanan sigortalıya yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle oluşan Kurum zararının 506 sayılı Yasanın 39. maddesi uyarınca rücuan tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece; 25.03.2010 tarihli celsede verilen ara kararda, davaya konu 13.086,20 TL tedavi giderinin hangi hastane tarafından yapıldığını gösterir belge ve fatura ile 1.240,38 TL geçici iş göremezlik ödeneğinin sigortalıya ödendiğini gösterir belgenin ibrazı için davacı Kurum vekiline kesin süre verildiği, verilen kesin sürenin anlam ve sonuçlarının açıklanıp, anlatıldığının belirtildiği görülmüş olup; geçiçi iş göremezlik ödeneğine ilişkin talebin kabulüne, tedavi giderlerine ilişkin talebinin ise verilen kesin süreye rağmen sigortalıya yapılan tedavi giderlerinin tedavi yapan sağlık kuruluşuna ödendiğine ilişkin belgenin davacı Kurum vekili tarafından ibraz edilmemiş olması sebebiyle, reddine karar verilmiştir.
    1-... alınan 19.09.2007 tarihli yazıda, "sigortalıya ait 13.086,20 TL tedavi gideri faturasının ... fatura edildiği, Kurum tarafından tedavi ödemeleri avans şeklinde yapıldığından, faturaların düşümünün yapılamadığı, bu nedenle ödenip-ödenmediğinin tespit edilemediği" belirtilmiş olup, davacı vekili tarafından 26.01.2010 tarihinde Mahkemeye ibraz edilen .... alınan 12.08.2009 tarihli yazıda ise; "31.12.2006 tarihine kadar .... Başkanlığı kapsamında tedavi gören hastalara ait fatura bedellerinin 5615 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi uyarınca (% 6 eksiği ile) ödendiği", 08.10.2009 tarihli ....ınan yazı uyarınca da "2006 yılı ve öncesi ile ilgili olarak fatura bazlı ödemenin bulunmadığı, toplu ödeme yapıldığı" belirtilmiştir. Hal böyleolunca; Mahkemenin 25.03.2010 tarihli celsesinde verilen kesin süreden önce, tedavi giderlerinin hangi hastane tarafından yapıldığını gösterir belge ile fatura bedelinin anılan Kanunun geçici 3. maddesi uyarınca % 6 eksiği ile ödendiğine ve ödemelerin toplu olarak yapılması sebebiyle fatura bazlı ödemenin bulunmadığına dair yazıların dosyaya ibraz edildiği anlaşılmakla, bu konuda davacı vekiline kesin süre verilmiş olması, isabetsizdir.
    2-Kabule göre de; karar tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 414. maddesinde; “İki taraftan her biri istimaını talep eylediği şahit ve ehlihibrenin veya talebine mebni icra kılınacak keşif ve sair muamelenin masrafını tediyeye ve buna kifayet edecek meblağı mahkeme veznesine tevdie mecburdur. Hakim tarafından tayin olunan müddet içinde masrafı vermeyen taraf talebinden sarfınazar etmiş addolunur”; aynı Kanunun 163. maddesinde ise; “Kanunun tayin ettiği müddetler katidir. Bu müddetlerde yapılması lazım olan muamele yapılmazsa o hak sakıt olur. Hakim tayin ettiği müddetin kati olduğuna da karar verebilir. Aksi takdirde tayin olunan müddeti geçirmiş olan taraf yenisini istiyebilir. Bu suretle verilecek müddet katidir. Bir daha verilemez” hükmü yer almaktadır.
    Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, taraflar; dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olup; hakim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiği kabul edilir. Hakimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir.
    Eş söyleyişle; ister kanun, ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine olanak yoktur. Böylelikle kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine neden olmaktadır.
    Bu durumda geciken adaletin, adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun bu amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
    Önemle vurgulanmalıdır ki, mahkemelerin gerek maddi hukuka ve gerekse usul hukukuna ilişkin hak düşürücü ara kararlarının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması ve sonuçlarının sıfatı ne olursa olsun ilgilisine bildirilmesi zorunludur...
    Hal böyle olunca, kesin süreye ilişkin ara kararında, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her bir iş için yatırılacak ücretin miktarı, yatırılma merci ve süresinin belirtilmesi, bilhassa tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, tanınan süre içinde yapılması istenen işlerin ne olduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, kesin süreye uymamanın doğuracağı sonucun açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedilebileceğinin yine açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması, gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
    Somut olay açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde:
    Az yukarıda da açıklandığı üzere, Mahkemenin 25.03.2010 tarihli celsesinde verilen kesin sürede; davacı tarafın belli bir ücret yatırması karşılığında, Mahkemece tedaviye ilişkin belgelerin ilgili yerlerden celbi istenmediği gibi, bu belgelerin davacı vekili tarafından ibrazı istenmiş olup, ara kararda kesin süreye uymamanın doğuracağı sonuç açık olarak kendisine anlatılmayarak, kesin süreye uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedilebileceği bildirilmek suretiyle uyarılmadığı görülmüştür. Kesin sürenin amacı ve sonuçları düşünüldüğünde, mahkemenin kesin süreye ilişkin ara kararının içerik yönünden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 163. maddesi ile yerleşik Yargıtay kararlarına uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
    Öyle ki,...tarafından verilen 14.10.2008 tarihli...ilişkin kararda; yargı mercilerinin usul kurallarını çok sıkı uygulaması ve dar yorumlaması nedeniyle kişilerin, uyuşmazlığın esasının incelenmesinden mahrum bırakılması, ... Sözleşmesinin 6/1 maddesinin ihlali olarak kabul edilmiştir. Bir iç hukuk kuralı haline gelen ... ve buna dayanılarak verilen bu karar da göz önüne alındığında, hak kaybının önüne geçilecek şekilde değerlendirme yapılması olayın özelliğine daha uygun düşmektedir.
    Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi