10. Hukuk Dairesi 2010/17232 E. , 2012/5152 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalı işyerinde 20.03.2004-15.10.2005 tarihleri arasında geçen sigortalı çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı işveren ise davacının muayenehanede çalışmadığını, ev hizmetlerinde yardımcı olarak çalıştığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacının, uyuşmazlığa konu dönemde bildirilmiş herhangi bir çalışması bulunmamaktadır. Mahkemece; dava konusu edilen dönemde davacının davalı işyerinde çalıştığının sübut bulmaması ve davacının şirket ortaklarından ...annesine bakmak için çalıştığı, bu çalışmanın davalı şirketle doğrudan bir ilişkisinin tespit edilemediği, 506 sayılı Yasanın 3-D maddesine giren, ücretle sürekli olarak çalışanlar hariç ev hizmetlerinde çalışanların da sigortalı sayılamayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesi kapsamında uygulama alanı bulan 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesidir. 506 sayılı Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez”. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
(Mülga) ... anlamında sigortalı niteliğini kazanmanın koşulları başlıca üç başlık altında toplanmaktadır. Bunlar:
a) Çalışma ilişkisinin kural olarak hizmet akdine dayanması,
b) İşin işverene ait yerde yapılması,
c) Çalışanın 506 sayılı Kanunun 3.maddesinde belirtilen istisnalardan olmaması şeklinde sıralanabilir. Sigortalı olabilmek için bu koşulların bir arada bulunması zorunludur.506 sayılı Yasanın 2100 sayılı Yasa ile değişik 3/D bendi, ev hizmetlerinde ücretle ve sürekli olarak çalışanlar haricindeki kişilerin sigortalı olamayacağını hükme bağlamıştır.
Eldeki dosyada, davacı, davalı şirkete ait muayehanede çalıştığını, davalı işveren ise davacının muayenehanede değil, şirket ortaklarından .... annesinin ev işlerinde haftada iki gün çalıştığını beyan etmektedir. Davalı işyerinin faaliyet alanı her türlü ağız ve diş çene hastalıklarının tedavisine ilişkin olup, vergi kaydına göre, işyerinin 03.04.1997 tarihinde faaliyete başladığı, 05.05.1997 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alınarak işyerinde sigortalı çalıştırılmaya başlandığı, ilk bordronun 1997/2. döneme ilişkin olarak verildiği, ardından 1997/3, 1998/1-2-3, 1999/1-2-3 ve 2000/1-2 dönemlerine ilişkin bordroların verildiği, başkaca dönem bordrosunun bulunmadığı, 1997/2-1999/3 dönem arasındaki bordrolarda sadece .... isminin geçtiği, 1999/3-2000/1-2 dönemlerine ait bordrolarda ise .... ile birlikte ... isimli bir kişinin daha isminin bulunduğu, işyerinden başkaca sigortalı bildiriminin yapılmadığı, davalı işyerine ait 2004-2005 yıllarına ait beyannamelerde de herhangi bir çalışan bildiriminin bulunmadığı görülmüştür. Davacının şirket ortaklarından .... Kuruma şikayeti üzerine düzenlenen 19.12.2005 tarihli müfettiş raporunda; davacının davalı iş yerinde çalışmadığı, ... tarafından zaman zaman temizlikçi olarak evinde çalıştırıldığı belirtilmiştir. Dinlenen bordro tanıklarından .. çalışmaları ihtilaf konusu döneme ilişkin olmayıp, bu döneme ilişkin bordro tanığı da bulunmamaktadır. Mahkemece re"sen komşu iş yeri tanığı araştırması ise yapılmamıştır.....beyanında, davacıyı işyerinde çalışırken görmediğini, davacının 2005 yılında .... annesine baktığını beyan etmiş, diğer bordro tanığı....ise yapılan tüm aramalara rağmen bulunamamıştır. Dinlenen davacı tanıklarından .... ile ....se beyanlarında, davacının 2004/Mayıs ayından itibaren yaklaşık 1 ya da 1,5 yıl davalı iş yerinde çalıştığını beyan etmişlerdir. Mahkemece, tanıkların beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeksizin hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Hukuk Genel Kurulu"nun 29.06.2005 tarih ve.... sayılı ilamında, hizmet tespiti davalarının hukuki niteliği ve ispat şekline ilişkin ilkeler şu şekilde belirtilmiştir. “Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf
oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür ve görevlileri, işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıcı sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun 288. maddesinde yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı 506 sayılı Kanunun 3B ve D maddelerinde olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır.
Bu davalarda işverenin, çalışma olgusunu kabulü ya da reddinin tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı da göz önünde tutulmalıdır.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.”
Yukarda belirtilen Hukuk Genel Kurul kararı doğrultusunda, somut olay değerlendirildiğinde;
Davacının, çalıştığını ancak çalışmasının kuruma bildirilmediğini iddia ettiği davalı şirkete ait diş muayenehanesinin tespiti istenen sürede faaliyette bulunup bulunmadığı araştırılmalı, dosya içeriğinden davalı işyerinden sadece ....dönemlerinde bildirimde bulunulduğu, ... yıllarına ait beyannamelerden de herhangi bir çalışan bildiriminin yapılmadığı anlaşılmakla; davalı işyerinin diş muayenehanesi olduğu gözetilmek suretiyle, ihtilaf konusu dönemde muayenehanede randevuların alınması, işyerinin temizliği gibi işlerin kim tarafından, ne şekilde yapıldığı, hasta muayenesi sırasında bir yardımcıya ihtiyaç bulunup bulunmadığı gibi hususlar araştırılarak, bir işçinin çalışması gereğinin bulunup bulunmadığı hususları değerlendirilmeli, çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, kesintili mi, sürekli mi olduğu ve tarafların gösterdiği tanıklar ile yetinilmeyerek varsa, işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyası celbedilmeli ve işçilik hakları davasında dinlenilen tanık anlatımları ile iş bu davada bilgi ve görgülerine başvurulan tanık beyanları karşılaştırılarak, varsa çelişkiler giderilmeli, aynı çevrede iş yapan başka işverenler veya bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler, komşu işyeri tanıkları re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, dinlenen tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde özellikle durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, ayrıca davacının davalı Kuruma yapmış olduğu şikayet dışında .... tarafından eldeki davanın açılmasından önce veya sonra bu işyerinde yapılmış denetimler olup olmadığı, çalışan sayısının tam olarak tespit edilip edilmediği araştırılmalı, davalıya ait muayehanede 1995-2000 tarihleri arasında kesintili olarak çalıştığını belirtmesine karşın, sadece 1997/2-2000/2 dönemlerine yönelik bildirimi yapılan (1995-1997/1 dönemine ilişkin bildirimi yapılmamış olan) bordro tanığı ... dinlenerek yukarda belirtilen hususlar kendisinden sorulmalı, davacının davalı işyerinde mi, yoksa şirket ortaklarından... annesinin ev işlerinde mi çalıştığı hususu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.
S.Ş.