17. Hukuk Dairesi 2016/9473 E. , 2019/4208 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle asıl davada konusu kalmayan maddi tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, birleşen davada maddi tazminat isteminin usulden reddine, manevi tazminat isteminin reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili asıl davada, 10.06.2013 tarihinde yaya konumundaki müvekkiline, davalı ... idaresindeki motosikletin çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, davacının ayaklarının kırıldığını, maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 6.530,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın (sigorta şirketi maddi tazminattan sorumlu) kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, birleşen dava ile araç malikini de davalı göstererek aynı taleplerini yinelemiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, asıl davada konusu kalmayan maddi tazminat isteminin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 2.000,00 TL"nin 10.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ..."dan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen davada maddi tazminat isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK."nın 114/l-h ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, yasal koşulları bakımından oluşmaması nedeniyle manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasında yaralanma nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
BK"nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar ve olay tarihi, tarafların kusur durumları, maluliyet oranı gibi hususlar da dikkate alındığında, davacı için takdir edilen manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, işleten ve sürücünün manevi tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları gözetildiğinde, birleşen davada tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile işleten davalı ... yönünden manevi tazminatın kabulü gerekirken, yazılı gerekçelerle bu talebin reddi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 08.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.