3. Hukuk Dairesi 2019/2867 E. , 2019/6459 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın davalı ... yönünden kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacılar vekili ile davalılardan ... vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 10/09/2019 tarihinde davacı asiller ... ve ... ile davacılar vekili Av. ..., davalı ... vekili Av. ..., davalı ... vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; maliki bulundukları ... parselde kayıtlı gayrimenkulün, 08/06/2008 tarihinde davalılardan ..."ın kiracısı olduğu 20 parselde bulunan köftecilik işi yapılan dükkanda kullanılan tüpten sızan gazın yerde birikmesi sonucu oluşan patlama nedeniyle tamamen yıkıldığını; kazanın tamamen davalı (kiracı) ..."ın kusuru neticesinde meydana geldiğini, kat maliki olan diğer davalıların da lokanta olarak işletmeye uygun olmayan işyerlerini davalıya köfteci olarak kiraya vermek suretiyle özensiz davrandıklarından zarardan bina sahibi olarak sorumlu olduklarını ileri sürerek; dava konusu gayrimenkulün yeniden inşa edilmesi için harcanacak toplam 200.000 TL maddi tazminatın ve yoksun kalınan 10 aylık kira bedeli olan 67.275 USD"nin (dava tarihindeki kur üzerinden 107.640 TL"nin) ödeme tarihindeki kur üzerinden yasada belirtilen faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmişlerdir. Davalı ...; davacılara ait yıkılan, 19 parsel üzerindeki binanın kaçak yapı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, yapılan tespite ve belirlenen binanın yapım masrafına itiraz ettiklerini, talep edilen miktarın fahiş olduğunu, davacı taraf lehine sebepsiz zenginleşme teşkil edeceğini; ayrıca, davacıların yoksul kalınan 10 aylık kira gelirine ilişkin taleplerinin de yasal olmadığını savunup; davanın reddini istemiştir.
Davalı ... ; davalılardan ... ile arasında kira sözleşmesi bulunmadığını; zarara sebebiyet veren davalının fuzuli şagil olduğunu; bu nedenle haksız işgal sonucu verilen zarar nedeni ile kendisine husumet yöneltilemeyeceğini; ayrıca dava dışı kiracı ..."a davanın ihbarı gerektiğini, talep edilen tazminatın kaçak yapıya ilişkin bulunması nedeniyle de davanın esastan da reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ...; dava konusu gayrimenkulde kiracı olduğunu, olayda herhangi bir kusur ve ihmalinin bulunmadığını savunup; davanın reddini istemiştir.
Davalılardan ....; yapının kaçak olduğunu belirtip, talebin fahiş olduğunu savunmuştur.
Davalılardan ... ise; açılan davayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
Mahkemece; alınan kök ve ek bilirkişi raporlarıyla, dava tarihi itibari ile hasarın giderilmesi-binanın yürürlükteki imar planı şartlarında yeniden inşa edilmesi bedelinin 156.900 TL olduğu, binanın yeniden yapım süresinin 5,5 ay ve bu süre içinde oluşacak kira kaybının 41.827,50 USD olarak hesap ve takdir edildiği, bu bedelin Türk Parası karşılığının 66.021 TL olacağı, sonuç olarak davacılar alacağının toplam: 222.921 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle, davanın 222.921 TL üzerinden kısmen kabulü ile bu miktarın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan tamamı, diğer davalılardan hisseleri nispetinde tahsiline, fazlaya ilişkin isteklerin reddine dair verilen hüküm, tüm davalılar vekilleri ile davacılar vekilin temyizi üzerine Dairemizin 07/05/2013 tarihli ve 2013/1471 E. 2013/7378 K. sayılı ilamı ile;
(...1) Davalılar vekilinin temyiz itirazları bakımından;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, davalılar, olay nedeniyle yıkılan davacıya ait binanın kaçak yapı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Tapu kaydında da; taşınmazın niteliği, "katı müştemil maa oda kagir dükkan" olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Oysa, bilirkişi raporunda; binanın bodrum+ zemin+2 normal+çekme katlı olduğu belirtilip, bu niteliği ile hesaplamada bulunulmuştur. Mahkemece, davalıların iddiaları doğrultusunda, binanın kaçak olup olmadığı hususunda bir inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmamış olması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, bina maliki davalıların sorumluluğu; 3. kişinin eylemi ile illiyet bağının kesilmesi durumunda, ortadan kalkar. Kiraya verilen yerin, 1/2 malik olan davalı ..."nin imzaladığı sözleşme ile kiralandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, kiracının eylemi sonucu oluşan zarar nedeniyle, diğer 1/2 hisse maliki ... "nin sorumluluğunun incelenip, tartışılmamış olması da doğru değildir.
Bundan ayrı; bilirkişi raporunda, binanın yeniden yapılması durumunda oluşan zarar bedeli belirlenirken, davacılara ait yıkılan binanın eski yapı olduğu ve yıpranma nedeniyle indirim yapılması gerektiğinin gözetilmediği de anlaşılmaktadır. Mahkemece, eksik incelemeye dayalı, yetersiz bilirkişi raporunun hükme esas alınması da doğru görülmemiştir.
Öte yandan; davalıların, olaydan dolayı oluşan zarardan sorumlu tutulmaları; haklarında açılan ceza davası dosyasında verilecek kararla da ilintili bulunmaktadır. Bu nedenle, mahkemece; ceza davası dosyasının bekletici mesele yapılması ve oluşacak sonuç dairesinde, davalıların sorumluluğunun değerlendirilip, tartışılması gerekmektedir. Bu hususun düşünülmemiş olması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2) Davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava dilekçesinde; yeni bina yapımı sürecinde yoksun kalınan, 10 aylık kira bedeli olarak da 107.640 TL talep edilmiştir. Hükmü esas alınan bilirkişi raporunda ise, binanın yeniden yapım süresinin 5,5 ay olduğu belirtilerek, bu süre için kira kaybı bedeli hesaplandığı görülmektedir. Ülkemizdeki inşaat yapma prosüdürü ile ekonomik şartlar ve mevsimsel şartlar dikkate alındığında, bu sürenin makul bir süre olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu hususta yeniden ek rapor alınmamış olması da usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; davalılardan ..."ın kiracı olarak işlettiği köfteci işyerinin 1/2 payının davalı ..., 1/2 payının ise davalı ... dışındaki diğer davalıların mirasbırakanı ... olduğu, işyerinin 17/03/2008 tarihli kira sözleşmesi ile ... isimli kişiye mağaza-satış yeri olarak kiraya verildiği, sözleşmede devir yasağının bulunduğu, buna rağmen işyerinin davalı ..."a köfteci olarak devredildiği, kira bedellerinin ise ... tarafından ödendiği, bina sahiplerinin kiraladıkları taşınmazın bir üçüncü kişiye devredildiğini bilmemelerinin normal olduğu, davalı ..."ın lokanta olarak işletmeye uygun olmayan işyerini bu şekilde kullanması ve bu nedenle üçüncü kişilere zarar vermesinden dolayı ceza mahkemesinde yargılanıp mahkum olmasının bina maliklerinin sorumluluğunu ortadan kaldıracağı, zira zararlandırıcı eylem ile bina maliklerinin sorumluluğu arasındaki nedensellik bağının kesildiği, davacı tarafın 15/12/2014 tarihli ıslah dilekçesinde 67.275 USD kira kaybı talep ettiği, davacıların taşınmazlarını döviz üzerinden kiralamaları nedeniyle 10 aylık kira kaybından doğan tazminat alacaklarını döviz olarak talep edebilecekleri gerekçesiyle, davanın davalı ... yönünden kısmen kabulü ile 109.440 TL"nin 08/06/2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle ve 67.275 USD kira kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren döviz cinsi mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalı ..."dan alınıp davacılara verilmesine, bina bedeline yönelik fazla talebin ve diğer davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle hakkındaki dava kısmen kabul edilen davalının ad ve soyadının ... olmasına rağmen karar başlığında ..., hüküm fıkrasında ise ... olarak gösterilmesinin, yine hüküm fıkrasının 6. bendinde davalı ... lehine vekalet ücreti takdir edildiği belirtilmesine rağmen aynı bentte vekalet ücretinin "kendisini vekille temsil eden davalılara verilmesine" şeklinde yazılmasının maddi hataya dayalı olup mahallinde her zaman düzeltilebileceğinin anlaşılmış olmasına göre; davacı tarafın bütün, davalı ..."ın ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı ..."ın kira tazminatına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK"nın 83 üncü maddesinin son fıkrası, (sözleşmeden veya sözleşme dışı bir nedenden kaynaklanmış olmasına göre bir ayırım yapmaksızın) vadesinde ödenmeyen yabancı para borcunun, vade veya fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının istenebileceği hükmünü taşımaktadır.
Açıklanan bu hükümdeki “vade” kavramı, bir sözleşmede tarafların o sözleşmeye konu borcun ödenmesi için öngördükleri tarihle sınırlı bir anlam ve içerikte değildir: Sözleşme dışı bir nedenden (Somut olayda olduğu gibi, örneğin bir haksız fiilden) doğan ve temerrüt için alacaklının ihtarı gerekmeyen, dolayısıyla haksız fiil tarihi itibariyle ödenmesi gereken borçlar bakımından, haksız fiilin gerçekleştiği tarih, ondan kaynaklanan borç için vade niteliğindedir(HGK"nın 10/12/2003 tarihli ve 2003/4-754 E. 2003/749 K.sayılı ilamı da aynı yöndedir).
Somut olayda davacı; yabancı para üzerinden belirlediği kira kaybı tazminatının, kendisine fiilen ödeneceği tarihteki kur değeri üzerinden Türk Lirası karşılığını istemiştir.
Mahkemece, davacıların bu istemi gözetilerek, davalı aleyhine yabancı para üzerinden kira kaybı tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Ne var ki kararda; tazminatın, vade mi yoksa fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığına hükmedildiği belirtilmeyerek infazda tereddüt yaratılmıştır.
Bundan ayrı, mahkemece verilen 29/05/2012 tarihli kararda; kira kaybı tazminatı, bilirkişiler tarafından yabancı para üzerinden belirlenmiş olmasına rağmen dava tarihindeki kur üzerinden Türk Lirasına çevrilmiş ve mahkemece ülke parası üzerinden belirlenen bu tutarın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile tahsiline hükmedilmiştir. Davacı tarafça, işbu karar temyiz edilmiş ise de, bu husus bir temyiz nedeni olarak ileri sürülmediği için Yargıtay"ca bozma nedeni yapılmamıştır. Buna bağlı olarak, kira kaybı tazminatının yasal faizi ile tahsili yönünden davalı taraf yararına bir usuli müktesep hak (usule ilişkin kazanılmış hak) oluşmuştur.
Şu durumda, mahkemece; kira kaybı tazminatının dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline hükmedilmesi gerekirken, davalı taraf yararına oluşan usuli müktesep hak gözetilmeyerek, kira kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren döviz cinsi mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsiline hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacı tarafın bütün, davalı ..."ın ise sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince davalı ... yararına BOZULMASINA, 2.037"er TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı ... ile davalılar ... ve ..."ye verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde davalı ..."a iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.