14. Hukuk Dairesi 2016/7506 E. , 2019/5972 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21/05/2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 23/02/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu 1109 ve 110 parsel sayılı taşınmazlarda dava dışı ...’ın 3/28’er payını davalı ...’a satması nedeni ile, önalım hakkına dayanarak; davalı adına kayıtlı payların iptali ile müvekkili davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının aynı resmi satış senedi ile, dava dışı ...’dan başka bir taşınmazı satın aldığını, aynı resmi senet altında imzası bulunduğunu, davacının satışa itiraz etmediği gibi satışı onayladığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
TMK"nin 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur.
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Önalım hakkından feragat 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun 733/2 maddesinde "Önalım hakkından feragatin resmi şekilde yapılması ve tapu kütüğüne şerh verilmesi gerekir. Belirli bir satışta önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme, yazılı şekle tabidir ve satıştan önce veya sonra yapılabilir." şeklinde düzenlenmiştir. Madde metninden de anlaşıldığı gibi feragat iki görünüme sahiptir. Bunlardan ilki paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda bütün satışları etkileyecek feragattir. İkincisi ise sadece muayyen (belirli) bir satışa yönelik önalım hakkını kullanmaktan vazgaçmedir. Feragat, ileride meydana gelecek olan bütün satışları kapsamakta olup, satış olduğu takdirde önalım hakkının kullanılmasını engeller. Bu nitelikte bir feragatin geçerli olabilmesi resmi şekil şartına uyularak yapılacağı ve tapu kütüğüne şerh verileceği hüküm altına alınmıştır.
Önalım hakkından vazgeçme, belirli satışlar için mümkün olup, satıştan önce yapılabileceği gibi satıştan sonra da bu hakkın kullanımından vazgeçilebilir. Önalım hakkının dava yoluyla kullanıldıktan sonra bu haktan vazgeçilmesi ise davadan feragat niteliğindedir.
Somut olaya gelince; mahkemece, dava konusu 1109 ve 1110 parsel sayılı taşınmazlarda davalının pay satın aldığı 03/09/2014 tarihli satış senedi ile davacının da dava dışı ...’dan başka bir taşınmazı satın aldığı, kendi el yazısı ile "okudum" yazarak isminin altını imzaladığı, davacının satışı aynı gün öğrendiği, hatta satışa rıza gösterdiği, imza attığı senedin içeriğini bilmediğini iddia edemeyeceği gerekçeleri ile, davanın reddine karar verilmiş ise de; karar yanılgılı değerlendirme sonucu verildiğinden usul ve yasaya aykırıdır.
Şöyle ki; önalım hakkını kullanan davacının, 03/09/2014 tarihli satış senedinde önalım hakkından feragat ettiğine dair açık bir beyanı bulunmadığı gibi, davalı tarafından buna ilişkin yazılı bir belge de sunulmamıştır.
Dava konusu taşınmazlarda paydaş olan ve yasal önalım hakkı bulunan davacının bu hakkından feragat ettiğine dair, yukarıda ayrıntıları ile açıklanan 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun 733/2 maddesinde belirtilen şekilde yazılı bir beyanı bulunmadığından, mahkemece, davanın esasına girilerek, davacının önalım talebi hakkında araştırma yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26/09/2019 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usule ve kanuna uygun olup, temyiz itirazları yerinde değildir. Hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozulması yönündeki kararına katılamıyorum.