10. Hukuk Dairesi 2018/5136 E. , 2020/2347 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece uyulan bozma ilamında “ Mahkemece, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu gözetilerek, bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurularak, yöntemince inceleme ve araştırma yapılmalı, dava konusu dönemde dava dışı işverenin Kurum nezdindeki çalışmaların geçtiği iddia edilen işyeri de dahil tüm işyeri dosyaları ile tüm dönem bordroları celp edilerek, varsa Kurumca sigortalılığı iptal edilmeyen ve dava konusu dönemde davalı ile birlikte çalışan ve işverenin bordrolarında kayıtlı kişiler ile, işverenin farklı işyerlerinde çalışan ve ihtilaf konusu çalışmaların geçtiği işyerini bilen bordro tanıkları ve aynı yörede komşu işverenler veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler titizlikle araştırılarak belirlenmeli ve bu çerçevede tanıkların bilgi ve görgülerine başvurulmalı, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınarak tanık beyanları denetlenmeli, davacının anılan işyerinde hangi işi yaptığı belirlenmeli, işyerinin ticari faaliyetinin kapsamına, ticaret ve çalışma hayatının gerçeklerine göre, ihtilaf konusu dönemde Kuruma bildirildiği kadar işçinin anılan işyerinde çalışıp çalışamayacağı ve bu çerçevede, gerçeğe aykırı bildirimin bulunup bulunmadığı, işyerinin sahte bir işyeri olup olmadığı irdelenmeli, denetim raporunda beyanı alınan ... dinlenilmeli beyanlar arasında çelişki olursa giderilmeli, ayrıca denetin raporunda davalının beyanında geçen " ... Ustanın" kim olduğunun tespit edilerek beyanına başvurulmalı, kurum kayıtları celp edilerek beyanları denetlenmeli, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak eylemli çalışma olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği tüm açıklığıyla belirlenerek, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi” gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda; davalının, dava dışı ... İnşaat Ltd. Şti. işyerinden yapılan bildirimlerinin Kurum kontrol memurunca yapılan denetim sonucunda, bildirimlerin fiilen çalışmaya dayanmadığı ve işyerinin sahte işyeri olduğu gerekçesiyle 01.06.2007 tarihi itibariyle kapsamdan çıkarılması sebebiyle 05.07.2007 - 30.10.2008 tarihleri arasındaki sigortalılığı iptal edilerek, davalıdan yersiz ödenen sağlık giderlerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istenmiş, Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde bildirimlerin fiili bir çalışmaya dayalı olup olmadığı araştırılmaksızın 5510 sayılı Yasanın geçici 45. maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak isteğin redddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2019 günlü ve 2015/10-2743 Esas, 2019/275 Karar sayılı ilamında, “Sonuç itibariyle 4721 sayılı Kanun’un 2"nci maddesi kapsamında hakkını kötüye kullanan davacının 5510 sayılı Kanun’un Geçici 45. maddesinden yararlandırılması mümkün bulunmamaktadır. Kurumca tahakkuk ettirilen sağlık giderlerinin iadesi gerekmektedir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, 5510 sayılı Kanun’un 60’ıncı maddesinin 1’inci bendinin “g” alt bendi ile herkesin genel sağlık sigortalısı olduğu, yine aynı Kanun’un Geçici 45’inci maddesi uyarınca 31.01.2012 tarihine kadar yapılan sağlık giderlerinin talep edilemeyeceği, 31.01.2012 tarihinden sonra yapılan sağlık giderleri ise davalının 5510 sayılı Kanun’un 60’ıncı maddesinin ilgili bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayıldığından ve 67’nci madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borçlarının Kurum tarafından tahsilinin mümkün olduğu, bu nedenle mahkeme kararının değişik gerekçe ile onanması görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmediği” belirtilmiştir.
Mahkemece, önceki bozma gereği yerine getirilmediği, öncelikle çalışmanın fiili olup olmadığının araştırılarak çalışma fiili değil ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2019 günlü ve 2015/10-2743 Esas - 2019/275 Karar sayılı ilam içeriği ve 5510 sayılı Yasanın geçici 45. maddesi gözetilerek davacı Kurumun sağlık gideri yönünden tahsil hakkının bulunup bulunmadığının irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.