10. Hukuk Dairesi 2010/15359 E. , 2012/5038 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kısmen kabulüyle, 173,32 TL. nin tahsiline karar vermiştir.
Hükmü, davacının avukatının; temyizin reddine ilişkin hükmü, davalının avukatının temyiz etmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Hükmün, davalının avukatı tarafından temyiz edildiği; ek kararla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2. maddesi kapsamında kesinlik sınırında kalması nedeniyle temyizin kabil olmamasına dayalı olarak, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432/4. maddesi uyarınca temyiz isteminin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
21.07.2004 gün ve ... sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ve ayrıca 5236 sayılı Kanun; katsayı artışı da uygulanmak suretiyle bu kanunların yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 2010 yılı için 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını 1.430,00 TL. olarak değiştirmiştir.
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde temyiz (kesinlik) sınırının saptanmasında alacağın tamamının gözetilmesi, tümü dava konusu yapılan bir alacağın kısmen kabulünde ise temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde kabul ve reddedilen miktarların esas alınması Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesi hükmü gereğidir.
İnceleme konusu davada, temyiz edilen asıl kararın, yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırını aşmadığı, bu nedenle anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması hükmolunan miktar itibarıyla mümkün olmadığından, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan 09.03.2010 tarihli ek kararın ONANMASINA;
2-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı avukatının sair temyiz itirazlarının REDDİNE;
a-)İşe giriş bildirgesini yasal süresinde davalı kuruma vermemiş olmakla eldeki davada 506 sayılı Kanunun 10. maddesine dayalı tazmin sorumluluğunun oluştuğu belirgin olup; aynı Kanunun 26. maddesine ilişkin davalardaki tazmin sorumluluğundaki gibi sosyal yardım zammıda dahil olmak üzere haksahiplerine bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değeri ile yapılan masraf ve ödemeler toplamının tazmin sorumlularının kusurlarının karşılığı miktarla sınırlanması kuralının kıyas yoluyla uygulanması gerektiği, ancak 10. maddenin öngördüğü sorumluluk hâlinin 26. maddeye oranla farklı ve daha ağır bir sorumluluk hâlini öngörmüş olması nedeniyle işverenin, 506 sayılı Kanunun 9 ve 10. maddesi kapsamındaki sorumluluk sınırını oluşturan miktar belirlenirken, işkazasında işverenin kabul edilmesi gereken % 100 oranında kusurundan, BK. 43, 44. maddeleri uyarınca sigortalının müterafik kusurunun % 50 sinden az olmayacak şekilde bir hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle hesaplama yapılması, Yargıtay’ın konuya ilişkin yerleşik içtihatlarının gereği olduğu gözetilmeksizin 26. madde kapsamında karar verilmiş olması;
b-)Açıldığı tarihteki mevzuat ve içtihatlara uygun olmasına karşın, yargılama sürecinde yapılan Anayasa Mahkemesi iptali nedeniyle davanın kısmen reddine karar verilmesinde davacı Kurumun haksız olarak nitelendirilmesinin ve bu nedenle aleyhine avukatlık ücretine karar verilmesinin mümkün olmadığı gözetilmeksizin; yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenleridir.
O hâlde, davacının avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.